AH MARİAah Maria öyle kalçalarını kıvırarak yürüme buralarda yanlış anlar bizim erkekler ’önüme kemik attı’ sanıp her an köşede sıkıştırabilir seni suçlu sen olursun sonra buraları Avrupa’ya benzemez anla daha dün yerleştin mahallemize adını bilmeyen kalmadı üç güne saçlarını rüzgara verip o iç gıcıklayıcı parfümünü sürüyorsun ya bizimkiler köpek sürüsü gibi ardında -hazır ol-a geçiyor gözüm kaldığından değil inan ama o kırmızı ruju da az sürsen belki daha az dikkat çekeceksin milletin gönlüne acaba’ları daha az ekeceksin ah Maria Anadolu kadınıyım ben anlamam böyle şeylerden bize daha on iki’sine gelmeden erkeğe nasıl hizmet edilir onu öğretti analarımız öyle mini etek giyip sokaklarda dolaşmadık hiç namusu hep yorgan altında aradık saçımızı bile başörtüsü altından gizli gizli taradık çeyizleri tahta bir sandığa yığdık herbiri el emeği göz nuru aşk ateşini her yemeni’nin kenarına iğne ile kuyu kazarak işledik kendi ruhumuz gibi karanlık bir köşeye koyup kapağını usulca kapattık güçlü bir erkek elinin o kapağı açmasını bekledik bize öğretilen buydu biz de öyle yaşadık ama gizli düşlerimizi sandığın en alt tarafına naftalinlere bulayarak koymayı unutmadık hiç arada gizli gizli çıkarıp yüzümüze sürdük gözyaşlarımızı üstüne ekip semeresine gözlerimizi kapattık ah Maria erkek ne yapsa doğrudur bizde biz dediğim, erkeğinin elinin kiri eksik etek hani saçı uzun aklı kısa olan çocuklarına süt anası yatağa atıp zevkini tatmin ettiği bir paçavra ...beğenmezse yaptığını suratına mordan güller çizen ağzının kenarından damlayan kanı bir sıkımlık cana kurban eden de biziz Maria biz öyle bilmedik sevgilimizle kol kola dolaşmayı yasaktı günahtı bizde park köşelerinde gizli gizli öpücük çaldık yar’imizden bazen sonra hamile mi kaldık diye az sabahlamadık cam kenarlarında günahı öğrettiler de bize Maria erkekler neden almadı o günahlardan nasibini işte bir onu anlamadık be Maria bize erkeğe hizmeti öğrettiler yanında oturup kahve içmeyi değil yeri geldi onurumuzu çiğnettiler haklı da olsak haksızlığı giydirdiler üstümüze tıpkı toplumun kirli saklı düzeni gibi derhal Er’inin önünde eğil dendi bize ah Maria kadınlığı sorma bize o bar köşelerinde sürten fahişelere ait dendi hep sen otur çocuğunu büyüt deyip onların koynundan çıkmadılar fahişelik neydi sahi Maria erkeğin hevesini aldığı ve kullanılmış bir eşya gibi kenara attığı bir zamanlar bir ananın günahsız kuzusu değil miydi söylesene Maria o da insan değil miydi? biz Anadolu kadınıyız dedim ya hani Maria yanlış anlama sakın çok çok eskiden biz de kadındık erkeğimizin gözünde sonradan istismar edildik sonradan namus diye dayaktan öldürüldük kadın, ana’ydı Cennet’in ayaklarının altında olduğu bunu bile bile kolayca harcandık bir uçkur davasına ben böyle hayatın edeyim tam ortasına.. Ayvazım DENİZ |
kalemin daim olsun toplumsal bir konuydu ki..şiirin hassıydı bence..