Şizofrenin Notları
Ve sen say ki ;
Şimdi yokluğunun ortasında şakağımı cama yaslayıp Damarlarımdan akan kanın buğusuyla çizdiğim kalbin Yavaş yavaş duruşunu izliyorum Ve sen say ki yaşıyorum ... I. Bir kez olsun insan ol ! Bak hayvandan geldik diyorlar Başladığın yere dönmenin anlamı yok ... Allah’ım ! Şu köre bir sadaka Şu köre de insaf Biri önünü görmüyor Diğeri beni O, yoksun kalmadı hiç Ruhu yoksuldu Bu yüzden hiçbir zaman iyi geçinemedi yıldızlarla Beni dilediğine şahit oldum bir keresinde Has..tir dedi gökyüzü Ellerimden kaydı... Bakışları kör ! Bileylenmemiş gözleri vardı Ve ben bu yüzden acı çektim Ölüm’ün bile hayırlısı derdi hep annem! Anlatabiliyor muyum ? II. Derimi yüzüp ; "Zaten o sana göre değildi" diyenlerin önüne atasım var ! Böyle nasıl? Şimdi, o’nu özlemek Ve bir şarapçının ellerinden şişesini çalmak arasındaki tek yalnızlığım Herkes o’nu unuttuğumu sanıyor E yalan yok! Ben de öyle davranıyorum Geceye kadar Sonra yeniden sabah oluyor Umut ; Laftan ibaret iz işte III. Şayet bir daha doğarsam ölü doğarım Annem üç gün ağlar Sevgilim umursamaz ... IV. //Sonra bir gün Bir insanın Gerçek işinin Hatta tek işinin (S.et iyimser düşünmeyi) Dünyana s...mak olduğunu anlayacaksın ! Şimdi kendinle dalga geçebilirsin...// İnsan aynasını her daim karşısında taşımalı derim hep Kendine baktıkça başkasını görmeli O gülmeli... Bir aşk’ın en rezil tarafı Kapıdaki köpek muamelesi gördüğün andır Bir kemik parçasıyla her şey halloldu sanırsın Herkes yer yüzünde biraz da çocuk karınca Ayaklar altına alınmış bir hayvan O kadar masum yani ! Baktım olmuyor; Oturur bir sigarayı da senin için yakarım Ateş de var Çay da !Çok şükür Hani anlamı olsaydı diyorum bu acının keşke Oyalanacağım bir şeyler... Ne bileyim; Ufak bir yara açsaydın tenimde, mesela Kanatır kanatır dururdum işte V. Zaman biraz da acı’nın taklidini yapıyor aslında Mesela; Ne zaman bir darağacı görsem Gözlerim o’nu sallandırıyor VI. İnan, kemiklerime kadar sömürülmek zoruma gitmiyor da Bu evrim dedikleri saçmalığa inandırmayı başardın ya hani Çiğ etle besleyip Başımı yere eğerek... Yatacak yerin dahi kalmadı içimde... Sebepsiz içiyorum sigaramı bu aralar Öylesine bir duman işte Ölümle aramızdaki haberleşme şekli artık Bu... Adını ’Mecburiyet’ koyduğunuz o kadar çok tebessüm var ki Hayatınızda Şimdi burada bir yalnızlık yazarım size Bütün kederleriniz utancından terk eder dudaklarınızı... İhanet dolu yalnızlıklarımızı Müfredata uygun bir dille Modern çarşaflara geçirip Adına aşk diyebilecek kadar zanaatkâr insanlarız yani Oysa bir kişinin karakteri onun kefaretidir Ve bir gün kurtuluşu da olacaktır VII. Ne az koşup ne çok yorulmuşum meğer Ya da ; Ne çok yorulduğunu sanmışım ömrün durmak için .... Bugün çok kötü bir gün Dün bugünden daha kötüydü Ne kadar da güzel hazırlanıyorum yarına ! İki arada bir derede Bulutlarından damla damla parçalarımı toparlıyorum işte kendimce Anlayamadığım ; Kendin gittin de Bunca insanı nereye götürdün kendinle ? Ki gözlerim bu kadar tenha Dünya’nın tam ortasına oturmuş Üzerimden geçen meridyenin şans getireceğini umut ediyorum ! Yıldızların şerefsizliği işte ... Sensizlik bunu neden yapıyor ki kendine ? Bir ömrü saniyeleriyle ağlasam , çok şükür der geçer şimdi toprak Hangi damlanın ne için düştüğünün pek bir önemi yok biliyor musun kalbim ; Bu hayatın ölüleri de dirileri kadar sahtekar. Hadi toparlan da bitsin bu acılar Kimsenin geriye falan döneceği yok VIII. Gülen fotoğrafını arka cebimde taşıdığım kadın Tam da dudaklarından yırtılmış zaman Ne acı! Terkedildiğim yerde kendimle karşılaştım dün Hala orada bekliyormuş meğer seni Beni görünce utandım biraz Seni düşündüm Başını önüne eğdi ben ... Biz bu kadar gurursuz değildik kalbim Kendine gel Yenildim Kalbin damarlarından geri çekiliyorum Bayraklarımı toplayarak Birileri Yıkılmış barikatların altında enkaz Sevda türkülerinde esrik bir kaval... Yaşayabilmek için , öldürmek gerekiyormuş ... Peki! Kendimden başlıyorum o halde ; Başkaları yaşasın |