Sorma
sorma bana ilhamımı
sorma nasıl yazdığımı içimde fırtınalar koparken kabarırken denizlerim döverken köpük köpük duygular kıyılarımı gözyaşımla yazar kalemim içimdeki yangının resmini çizer kelimelerim şarkılarım anlatır çıkmaz sokaklardaki öykümü ben o eski şarkılara bundan müptelayım ben o ağlayan adamı ondan dinlerim böyle kendimden geçerek ben ondan sararım gecelerin koynuna hıçkırıklarımı ben o şarkılardaki boynu bükük adam ben kahrolan o derbeder ben batan güneşin yaktığı ufuktaki kızıllık yuvasız kuşlar gibi çaresizim bitmeyen o uzun geceler gibi yalnız yıllar var sevincim neşem kayboldu yıllar var ümidim sararıp soldu yıllar var geldi geçti yıllar var deldi geçti bu şehir beni boğdu şarkılarda bu şehrin geceleri anlatamadı hayatı ben yüreğime düşen bir damla ateşi bir avuç gözyaşımla söndürmeye çalıştım ben her yokluğa her acıya bağrımı dağlayan kora bu şarkılarla alıştım bana sorma yalnızlığı artık ayrılıkları sorma durmadı dünya başım dönüyor desem de dönmedi gidenler gittikleri yerlerden gel artık bitsin bu keder dolu günler desem de yine ufuklarda söndü hayatım yine çöken karanlıkta karardı kara bahtım gönlüme söz geçmese de sevda yelleri aldı gönlümü kor ateşlere savurdu hasretin kucağında kavurdu sonunda tövbekar oldum kalmayınca umudum yıkadım ruhumu nisan yağmurlarında işte benim sırlarım işte benim hayatım biraz bestekâr biraz şair elde kalan birkaç satır şiir birkaç hüzünlü şarkı bir avuç gözyaşı ve sair 06.12.2013 / 23:00 / Çorum |