TAŞ....sus..............! ne olur öldüğüm günü mektuplara saklama soluduğum son vapur çığlığında kalsın anılarım hiçbir kitabın arasında esir etme resmimi yada gizli saklı dosyalarda mumyalama benden kalanları açık bir gökyüzünün mavisinde uçur beni mesela toprağın yağmur sonrası yumuşağın/da çiz gözlerimi sakın günaydın/sız bırakma kuşlarımı her kedinin gözlerini kapamasın/da hatırla beni karnı aç çocukların doyduğu bir dünyadan kartpostal yolla bana basit cümleler düşerken suların karnına kocaman şiirler büyüt kara kalem düşlerde ne olur öldüğüm günü gözyaşlarıyla hatırlama dudaklarının arasına dolan uçurtmalarla karşıla sessizliğimi yemyeşil bir yalnızlığın sofrasında doyur beni mesela kadınların gülebildiği bir hayattan el salla bana gözleri türkülerle beslenmiş bir ülke hatırlayayım ardımda çoğalan umutlar fidan verirken şehirler arası yolculuklarda dağ/başında çapraz yürekli bir aşk baksın baş ucu çam ağacıma ırmakların serin hüznünde buluş gözlerimle ay büyükçe bir rüyadan salınsın denize ve ben o denizde öleyim yeniden hep yeniden serçeler ağlamasın kumdan kaleler yapsın çocuklar sonradan dalgaların yıkacağını unutmadan ne olur öldüğüm günü yüreğinde biriktirdiğin yaşamla hatırla ve öyle yudumla günlerin ardından bakan yokluğumu...................... |
Yastığımın sol tarafına,
soğuk duvara diktiğim bakışımla içini bir kez yakamadım
Her gece mühürlediği kapısının, çıkartacağı bir cızırtıya diktim kulaklarımı.
Gel dese
tüm sarhoşluğumla, koşup gidesim leri tüketti içimde
Kal dese
senelerdir bastırdığım duygularımı da,
alıp kapı önüne düşesim liğide götürürdüm bir valiz içinde
demek istedim ben de nacizhane
Tebriğimle yine harika satırlarda dolaştım kutladım kalemi