bizede bir güvercin gönderin artık
adım Muhammad el fadah
oniki yaşındayım daha... bu gün öğle sonrası babamla yürüdük el ele şehre doğru yürüdük babam bana beyaz bir ayakkabı aldı tam benim istediğimi bu gün doğum günüm 00.00.00. de bu gün oniki yaşında olacaktım evde düğün havası vardı bir de içimde tüy kadar hafiftim ayaklarım yere değmiyordu uçuyordum uçtum uçtum uçarken... burda hayat sonsuz bir savaşın içinde ben savaşın içinde doğmuşum her yer savaş savaş kemiriyor hayatı ve kirletiyor geleceği kaçamayız kaçamıyoruz ölüm her köşede her an karşımıza çıkabilir çıkıyordu yine de unutuyoruz bazen ölümü ölmeyi de düğün havasındayım bu gün havasındayız bu gün beyaz ayakkabım ve oniki yaşım var aklımda sade az sayılmaz burda oniki yaş bir türlü yerimiz olmayan yerimizin sokaklarında altısında sekizinde onuncu yaşında da yağan kurşunlara yakalanabilirsin sıtmaya benzemez kurşun yarası bir kaç gün sonra geçsin yüreğini birden parçalar geçer kurşun gözlerin açik kalır babamla el ele yürürken hem yürür hem uçarken birden kurşun sesleri sığındık bir duvarın dibine babamın yüzü anlaşılmaz bir hal aldı aniden ölüm nişancının parmağındaydı parmağının ucunda parmağından önce beyninde düşüncesinde bir de o kör eden kinindeydi birden bir sıcaklık duydum içimde ılık ılık akan babamın kucağındayım babamın göz yaşları yüzüme dökülürken durun durun diye bağırması gittikce uzaklaşıyordu oniki yaşımda kalmıştım hayatta sınıfta kalmaya benzemez hayatta kalmak ah babam ah hayat ah oniki yaşım evde bekleyen annem bağışlayın beni artık... |