Son Buldu Uzandığım Kıyamet
İnce bir çizgidir
Şairlik ve delilik arası. İki harf kadar yakın Ayracı yok... Narin vücutların parçalandığı Hırçın okyanuslar barındırır zihnim. Beni karanfillere sarın biriktirdiğim İlahi bir perde resmedin üzerime Bu çamurdan soyunuşum Cılız cesedimin hediyesidir. Geçmeden vaktim ellerinde biriktirdiğim Kendi trenlerimizi seçelim Yoksul çocuklarla çıkalım gökyüzüne Yeşermesede yapraklar toprakta bir nüfus Belirir bizi yerlerden süpürecek bir fırtına Kopardığımız her çiçeğin borcunu verelim İçtiğimiz her kahvenin, oturduğumuz bankların... Dayanmadı gururum köpek balıklarını geçince Her sokağa dönüp bakışlarım kadar eski Bir pazar sabahı uykumda açınca gözlerimi Anladım beni sürükleyen neymiş. Ne diyeymiş. Çatlaklarına güneşin dayancı alçak göğsümün Yemyeşildi mazimiz oysa. Bir su dökseydik köklerimize Büyüyebilirdik bu içiçe geçmiş dikenlerin içinde Dostlar elinde bıçaklar sırtım izli ve kan Kendi çırpınırcasına su isterdi kıyamete yakın. Bir sürüydük yıldızların ortasında senle ben Kalbi semadan yeryüzüne uzanan, donuk bir seyir Zırhı parçalanmış bir süvari kan sıçratır kılıcından Geri dönmek ölümdür, öldürmek geri dönüş. Şimdi yön ver sezgilerime, biletim hazır Gururum yerde birkaç çakıl, dayanılacak bir kaya değil. Yine de ağır. Yokluğun sözlerinden tonlar ölçülür Bir defter kapanınca, yırtılır, yakılır. Kalem, kırılır. Bahattin BERKDİNÇ |
Tebrik ederim
Başarılar dilerim
Selam ve saygılar