YOK SATAN MASAL
Kara bir kara parçasında,
Güneşten imtina, Afrika’da Akşamı yemek bulunamayan bir günün sonunda Bir annenin çocuğuna anlattığı masalın ortasından kaçtın, Çocuk uykusuz, anne şaşkın, Yıldızı anlatıyordu anne, Çocuk şaşkın dinliyordu, Sona merakla, Çoktan yazılmıştı masalı, Anne biliyordu sonunu, Ama kahramanı gitmişti, Sustu, Çocuğun yüzüne baktı, Gittiği yeri kavrayacak yaşta değildi. Masumca bakıyordu. Devam etmek istedi anne, Gözlerine baktı çocuğun, Sen gittin, Çocuk şaşkın Anne sustu, yutkundu, Öznesiz bir cümleyle masala devam edecekti. Adını saklamıştı. Olimpos’tan başladı anlatmaya, Bir Tanrı varmış Bir Tanrı yokmuş, Çocuk sustu, Tanrıdan yoksundu, Devam etti anne, Parçası önemli değil, yer yüzünün her hangi bir kara parçasında, Bir vardı. Çok sevdi, Savaşlar gördü, onu sevdi, Açlık gördü, onu sevdi, Çiçeği gördü onu sevdi, Komidini yoktu, Komidin niyetine, tahta kasayı sevdi, Kapısı yoktu, Araladı bezi güneşi sevdi, Vestiyeri yoktu, Ceketi taşıdığı sırtını sevdi, Ahiri sevdi, zamanı sevdi, Ahir zamandan bir melek geldi, Gönül dedi, Sustu. Aklına düştü Herakleitos’tan birkaç dize, Çocuğa satacaktı masalla karışık, “Uyandığında iki seçeneğin var… Tekrar uyuyup bir rüya görmek, Ya da uyanıp rüyanın peşinde koşmak”… Çocuk hangisine inanacaktı, Gözlerini tavana dikti, Annesine baktı, Rüyanın peşinden koş, Dedi, Gözleri kaydı çocuğun, Gönül dedi, çocuk uyudu, Nöbetçi_Piyanist |