SUSMUŞ YALNIZLIK......ahşap gözlerinden gıcırtılı gökyüzünü dinlemek............. sanki ağlıyordun yada halının üzerine dökülmüş anıyla sohbet ediyordu gözlerin kapının birdenbire çalınması ve erkenden içinin korkulara düşmesi gibi plansız hayat işte..... hani günlükler yazılırdı en hakiki saf duygular ikliminde kalbin kadar temiz sayfadan dip notlar eserdi künyelere körebe olmadım hiç ama körlüğe yakın aşklarım oldu düşlerden tel örgüler yapılır ve o tellerin yırtık kabuslarından iyi geceler öpücüğüne düşerdik aslında çocuk olmak zor zanaat/dır hem olmadık acılarda ağlamaya günaydın diyeceksin hemde her düştüğünde seni kaldıracak bir el bekleyeceksin....... yani tarifsiz günceler dolardı ağır yaralı turna kanatlarına ne kadar yüreğin sözcüklerden bir dünya ayırsa kendine bir o kadar manasız cümleler basardı nemli yaz gecesi sevmelerini artık mevsim olmasından çok farklı yağmurlar derimin altındaki ağrıları yok etmiyor maalesef çamurdan killer camekanlara koyuluyor ve içimizdeki çocuk ürküyor heykellerin gözlerinden ve artık uyusam iyi olacak birazda yarı ölümlü halimle kavramak gerekiyor hayatı............ saati kuralı bir hayli zaman oldu saat hiç çalmayacak ve ben hiçbir iş ilanında figüran olmayacağım iki zeytinli bir kahvaltı uyanacak gözlerimde irili ufaklı harfler koşacak yatakla dış kapı arası çıplak ayaklarımdan uçuşacak en buruk şarkı ve sen dost/doğru beni yüreğinin gökyüzünde saklayacaksın...acıtmadan ama.. bir hayli hayal birikmiş bu şehrin yangınlarında eskiciler hiç anlam veremediğim bir iki kelimeyle topluyor eskileri dar sokaklar hala kıvamında bir uçtan bir uca gerili iplerde rengarenk dünyalıklar ağır küf kokusundan artık ölmek üzere olan evlerde var ve yorgun bir balıkçının senden ne beklediğinin bir önemi yok sayılır.... artık zaman karmaşık bir ruh hastalığı ve geriye kalan aklını yitirmiş aşklardır................. |
hemde her düştüğünde seni kaldıracak bir el bekleyeceksin.......
ve yine kendi elinle kaldıracaksın kendini... saygımla