ne kaldı?
Yazılar, çizgiler sesimi kesti,
Bize sözden yana nükte mi kaldı? Sevdânın muhâlif rüzgarı esti, Nâğmeler dağıldı, güfte mi kaldı? Kürdilî hicazkâr, Acem-a şîran, Hüzzam,ağır aksak,gönlümüz viran. Yörük semâiler, fasıllar her an, Uykulu gecede, düşte mi kaldı? Hoş bir mûsikî’den etmem şikayet. Sûzinak, bûselik,segâh,nihâvent. Hüseynî,kârcığâr,rast ve nihayet, Hicaz,mâhur,uşak beste mi kaldı? Hislerim günahkar,aşkım sevapsız. Sorum karşılıksız,şiir cevapsız. Bir günüm olmadı,çölsüz, serapsız, Beklentim, hayali seste mi kaldı. Notalarda ritim,sazlarda ahenk. Tellerde uyum yok,bozuldu tek tek. Lâleler, sümbüller kurudu renk renk, Bu solan bahçede deste mi kaldı. Yanlış mı tanıdım,bilmem ki onu. Kırılıp dökülür çözülmez konu. Sormaktan korktuğum sözlerin sonu, Selamı, sabahı keste mi kaldı. 28.02.2002 |
Anlam ise yüreğe dokunmakta...
Bu ikisini bu kadar mükemmel başarmak ancak ustalara has bir başarı.
Feyz alınacak bir güzellik...
Sonsuz saygılarımla hocam.