ÖZLEM VE YAĞMUR.....kirpiklerinin ucuyla kulak ver yağmura ben yağmurun sesin/deyim.... her aklıma geldiğin yağmur sonrası hasrette aklımı yitiren toprak kokusuyla özlüyorum seni ve tanışık resimler seçiyorum pencerenin ıslak teninden siyah beyaz yırtılmış anıların ağır nem kokusunda aşk biriktiriyorum sana çoğalan sancılar aralıklı düşüyor sehpadaki tozlu cama bir yanı kırık müzikli kutunun koluna dokunuyor sevdan ve sol yanımın aksak çarpıntısı vuruyor duvarın kartpostalına...... ikide bir ayıldığım uykusuz yokluğunda bir düşle açılırım diyorum gecenin eflatun denizine yaprakların korkuluk mevsiminde avucumda mimoza yıldızların birinde bulurum seni alisin diyarından bir merdivenle göçer/im tenindeki ırmaklara ve sonra uykulu bir anın yağmurunda ağlayarak özlerim seni........ kapının sustuğu iklimin ağır başlı bir yalnızlığın/dayım kör sokakların itiş kakış savrulmaları düşüyor ağaç gölgelerine bir yanılsam diyorum bir yanılsam sensizliğin çırpınışında tüccar bir delilik benimki şarkıların kıpırtısız notalarında özlüyorum seni ve günaydın der gibi gözlerine gülümsüyorum aynadaki yüze çanlar olmayan kiliseden vuruyor on ikiyi ve ben gece yarısı adlı bir romandan çalıyorum yağmuru kapının göğsüne vurarak ruhumu sağanak esarette bağışlanmak istiyorum dizlerimin üstünde tanrının olması için yalvarıyorum ve daha çok daha çok özlüyorum seni saçlarımdan dökülen acımsı ıslaklık seni bana duyumsuyor gök siyah bir pelerin içinde tonlarca ağırlığında hüznünü kaldırımın derisine kusuyor ve başımı kaldırıp aralıyorum gözlerimi gözlerimde bin tane ıslak acıyla özlüyorum seni........... yağmur yemiş düşle kaybedilmek istiyorum artık dövülen hasretim yaşlanıyor son geçen yılın buğulu yalnızlığında kapanıyor caddeler boyu yorgun kapılar boyacı çocuğun elleri cebinde üşümesinde özlüyorum seni kaçıncı yanılgılı gece başlıyor şehrin sadakatli karasında aşıkların kısık sesleri geçiyor telefon tellerinden rüyalar çoktan satılmış ve kışa hazırlanan yarım küre kopuyor yağmurun ellerinden bir varmış bir yokmuş diyerek anlatıyorum sevdamı sana ve ninniler doldurarak bebeklerin günahsız ruhlarına adım adım eriterek ömrümü özlüyorum seni........... özlediğim yağmurun ardından seni bekliyor toprak kokulu bu şehir..... |
gökkuşağı çıkınca aradım yedi rengim içinde.....