İşte gidiyorum ...
İstanbul / Ben Gidiyorum ...
Tutundum, çırpındım, düşmemek için ... Uçurumlarının kenarında tutunacak elim yoktu, el vermedin ... Nüfüsundan, düş/tüm ... Sevgiye olan inancımı da gömüyorum, surlarına, ve ben gelmemek üzere, gidiyorum ... Oysa nede çok düşlerim vardı, ilk adımlarımda ... Kıyılarından çocuk,denizin den deli, doğmaya nede çok hazırdım ... Evet ... Ben dönmemek üzere gidiyorum ... Onca ’Aşk’larımıda alıp valizi me, kırğınlıklarımı, küskünlüklerimi, acılarımı, gözyaşlarımı, sende bırakarak ... Tek vücut gibi göğüs gerdim, eğilmeyen başımı yerle yeksan ettim, olmadı ... Hangi sokağına girsem hep s/onu çıkardın göz hizama, düşlerimde kaldı hep, düşlediklerim ... İnadına yazıyorum, kalemim hüznümün çeperinde, nerde olduğumu bilmeden, gözlerimi s/ona açıyorum ... İşte gidiyorum ... Dilim, harici sözlerime paralel, ertesiz bırakarak içimdeki Aşk’ı, kır küskünü cümlelerimide söküp g/özünden ... Tenha sokaklarından, adımlarımı kısarak, küf tutmuş yürek yara’mla ... Bakışlarının arasında açılan uçurumlar’a, yitik düşümü, düşürmeden ... Dilenci duâlarına, amin ler çekerek ... Bu kez dönmemek üzere senden GİDİYORUM ... Yağmur sonrası aklıma düşen, ellerin, silahsız gözlerini görmeden, adını ’İstanbul’ koyduğum tüm aşklarımdan ... Aşk’ın diğer adıdır, bende ki, İstanbul... Hadi saf tutun bana, kılın namazımı ... Çoraklaşmış toprağıma, yağmur olup yağ(bana)sana, kırık bir gül, bırak, hazanıma , bak hazırım hâlâ, ellerinde beslediğin, sevmeye hazır bir yürekle, giderken , parçalanmaya ... En bildiğimi, unutmak gibi gelsede, unutmak istemediklerim, içimde alıp verdiğin nefesi, kesiyorum artık ... Ben gidiyorum İstanbul ... Tüm Aşk’larımın üstünü sende bırakarak ... |
Tebrikler ....