GÖLGELER.....senin Amerikan rüyan/la gördükleri dağlar toprak su ateş ve ot olanların arasında ince bir çizgi var....o çizginin adı SEVGİ............ hangi harbin çocuklarıyız topla tüfekle sınırlar çizilirken bilinç altı topraklara hangi iklimlerin kaygılarında düştük acı tonlu susmaya yitik düşler ayırdık sol yanımızdaki sevgiliye ve ardından düştük suları ay ışığından yoksun memleketlere...... bir mezopotamya ırmağının gözlerine giydirilmiş Pir sultan yansımaları vardı Torosların acısını nemrutta karşılayan cefakar yıldızlar konaklardı düşlerde Karadeniz kadar heybetli türküler dersimin dağlarında gecelerdi viran aşklar bağdaş kurardı Dicle/den geçen asi suyun sofrasına ve demirci kawa/dan Bedrettine yiğit şiirler yazılırdı göçebelerin çingene uykularında.......... sesimi kaygısızca saklayan anamın dizleri hürmetine boş beşikler sallanır şimdi delirmiş kadınların dillerinde utangaç lisanlar sır gibi düşer yoksul benizli insancıkların esir türkülerine boynuna urgandan tarih yazılır fidanların çığlıklı bildirilerine sarı sıcak sarhoş yüreğinden bir demlik sıcak yarın aralar çocuklara gün gelir aşkta özgür olur diyerek mecnun/dan leyla/ya yürek armağan edilir.... dahası katarlar bulut yüklü yolların sığınmasında başlar hayata istersin/ki açık süt limanlardan serilerek resimler çizen iksirler yağsın şehirlere inmeden mağrur bir karanlık aydınlığı içini yakan bir sevda uyansın... saat zamanla yakın bir fotoğraf çeker arka plan sessizlikte akşam ağır bir volkanik kışı hazırlar perdesi örtülen yalnızlıklara koynu yıldızlar dolu gökyüzü açar kollarını ve sahra rüzgarı anımsamasında Araf bilinmezi korkular barınır cadde asfaltında... yani kardan adam erimesi gibi geçer gider ömrün her güncesi bazen ayazda çatlayan daralmış soluk bazende irkilerek hayatı tanımaya meğilli çocuk olursun memleket çoğalır gurbet yüreğinde mahal vermez ruhuna giren ısırgan aşk hangi harbin cephesinde düşmüştür gülün rengi hangi vaktin acısı ulaktır seyir defterinden yıllarına bilmeden görmeden dokunmadan hissetmeden hep yaşadığını sanarak kurursun bir kuytuluk neminde bağrına külçe altınlardan bir sevda sığdır/san ne fayda iki karışlık bez parçasında uğurlanır/sın ve isminden başka hiçbir/şey almadan sen artık bir avuç toprak/sındır..................................... istediğim bir dünya açık penceremden görünmüyor........... |
iki karışlık bez parçasında uğurlanır/sın
ve isminden başka hiçbir/şey almadan
sen artık bir avuç toprak/sındır.....................................
Hayat; yaşam,ölüm arasında gidip geldiğimiz bir salıncak gibi,
eninde sonun da bir gün mutlaka kopuyor ipi.Şiirin başlangıcı
şiiri taçlandırmış adeta.Okudukça okumak geldi içimden nasıl
derin bir anlatımdır.Yalnız ayraçla verilen dizelerde bir tutukluk
oluyor sanki...Dilimin döndüğü,aklımın erdiği kadarıyla böylesi
ifade edebildim.İmgenin ve anlamın oldukça iyi kullanıldığı
şiirinize beğeni ve tebriklerimle.Saygı ve selamlarımla...