Sana kimse inanmaz
kilitli kapı korkusu içinde yoklar
inip aşağıya merdivenleri yokla kim tıkırtı yaptıysa bu gece o yanacak uyanın çocuklar şimdi tren kalkacak buğulu akasya ağacı bahçemizin eski dinazorudur annesi ölmüş bir böceğin daha fazla acı çekmesine izin veremem ama kalkıp kaçmayı da beceriyorlar neler hissettiğini hiç düşünmemiştim kaçınılmaz bir sonun son istasyonu nasıl bir çığlıktır iyi bilirim bu beyaz ve gri tonlar elim siyah elbisem ve aynada yansıyan yüzüme inanmasam ki inanmıyorum denemeliyim o zaman denenmeyeni sende gel otur bir şey söyle hayır oturma tavanda asılı kal saçlarından aşağı yerin kudreti ilk defa seni çağırıyorum mor düş ne imiş gör kulaklarında küpe son iniltilerine ve en son seni hatırlatırım kendime o odaya mahsus kapandım ağladığımı gören olmasının dayattığı acı bana saçma geliyor kimi kimden kaçırıyorsun bukleli bir kuşun başka bir senaryosu var ya mutluysa ve hafiflemişse kuyunun uydurduklarından hiç bir şey çıkmaz ön önlem olarak bu kadar kendime yanaşmışken ikilik çıkartıp aramızı açmayın lütfen bakın bir yanım uçurum istersem sizinle gelirim ama sakın sormayın üzgün anılarımı niye kendini öldürmeyi düşünüyorsun şiirin kumral saçlı kahramanı olmak için kapandın sonra anahtarı sokup deliğine açıp açıp evine kaçacaktın hayatın bütün tıkırtıları seni arıyor bağırırsan bağır sana kimse inanmaz hem ne kadar da seviyorsun gülmeyi. şakacı şiir kel bir orkestra şefinin uykulu halini takınıp uçurtma çıtasıyla aklını havalandıran bir mumyasın inanmıyorsan şarkının son harfine bak şimdi ucu yere düşecek. |
aslında her insan bir uçurum değil mi
her yürek bir kuyu.
düşer gibi o derinliğe
düşer gibi o dipsizliğe
bırakmak gerek kendimizi
o batık gerçekliğe.
~~