ALİZE/DOĞUŞ...uzak bir fısıltıdan soluksuz gelen...... galiba kaybettiğim önceki günden geldin bulduğun ben yakasında gelincikten bir hüzün yolun yıllar önce senin yürüdüğün tarafındaydım çoktan kırılmış oyuncakların unutkan yerinden ansızın yağmurları tutarak geldin onca acı dokunurken parmak arası gecelere hiç hesabını düşünmeden uykusuz bir yorgunlukla dedin...merhaba. altı üstü hayat benzemişti bize bizde hayatı buyur etmiştik tercihsiz lisanlarda keçeli şarkılar söylenir biz her kendimize döndüğümüz yeri kaybederdik.. ve kaybetmiştik kaybettiğimiz kadar büyümüş büyüdüğümüz kadar yabancı sevgiliydik tanıştık ezbere yağmurlar sevdik ıslandık çapraz mermilere acı boyadık renklendik kaybettiklerimizi topladık toparlandık sınanmış yaşamı kayıtsız budadık geriye hasat sonrası tuvalde biz kaldık......... tamda pencerenin o tükenmez buğusuna denk geldi her/şey dışarıda karmakarışık mevsimler bölüşürken şehri gökyüzünün kanadındaki masalları özledik suya düşen hayaller taş değildi belki ama yinede toprağın rahminden umut figürleri istedik sen resimler kanatırken zaman iklimi aşka ben şiirler serpiştirdim fırçan/daki eylüle ardından gülümseyen yıldızlar düştü denize ve sen yıkıntılar içindeki bir ülkeye başkent oldun ansızın... çok uzak ihtimaller yakın gerçekler bağışladı sabaha alize geceye saçlarındaki rüzgar değdi kaçakçı tanrılar ağlarken ayin kokulu mayınlarda bulutların yüreği usulca kapıyı çaldı... ve düşük cümlelerden geriye tepemizde pervaneli bir hayat kaldı..... senden öncesi ve senden sonrası..yeniden değil,sadece doğuş... |