TERAZİNİN ÇEKTİĞİOk fırladı sadaktan. Rüya düştü hamaktan… Bir kıymık ışıktan gün doğdu ansız! Zaman yersiz, mekân amansız… El verdi dünya… Salındı gün, doğdu bildiğince… “Destur” dedi günün ışığı doğdu dünyaya… Dağların tepesinden aşıp, Daldı meydanda üç boyutlu bir hülyaya… Hayal rüya sırt sırta Gidilecek yol acep ne ola? Takındı tecrübenin engin bilmişliğini Düştü yola! Lakin yol ne ola? Yoldu yöntemdi, temaydı, şekildi Bir dizemin artımında, bir dirhemin çekisindeydi Hayati soluyuşlar… Şaştı! Ne oldu, bir anda? Terazide adeta şölen var! Herkeste bir ölçüp tartma merakı Ehil kişiler acemi kalmış bu usların yanında. Tutmuyor elinin ucu ile bile tartıyı… Gereksiz lakırdılar ciro yapmış vurmuş tavana Bu işten kâr kapanların ise, esamisi okunmuyor Yolu dumanlı havada tutanların yanında… Bir inceltmeli boya analizleri, Bir dokümanter hesaplamaları, taban tabana zıt koşmalar Eklentiler, cari hesaplar, kilitler, açmazlar, sınırlar… Vıdı vıdı… Her kes başka şeyin derdinde Şaştı kaldı aklı anlamadı olan bitenden bir şey… Yürüdü az daha… Abow! Ayaklar baş olmuş, tersin tersin gider… Şaşırdı… Akşamı tez etsem bari diye geçirdi içinden. Kalmadı neşesi, kaçtı kendinden… Tat vermedi gördüğü, aradı dünküleri… Lakin öykünün gidişatı bu! Gelmiyor dünden giden… Aralandı bir perde! Gün böyle düşününce… Vardı her hikmette bir hayır… Böylelikle başka bir usul geldi meydana… Bu diğer gidenden de divane… Zamane dendi adına kulağına üflendi adı ilk önce… İşte yeri göğü dar eden şey hasıl oldui böylece… Arttı gökte tansiyon dayandı kolesterol sınıra… Ozonda dayanılmaz sancılar… Zamane geldi dayandı kapıya… Alışmasa da düzene hoş beş edip oturttu başköşeye… Ne de olsa yol almış aklı kâmil bir bilgeydi ezelin içinde… “Yavrum sen daha acemisin yol yordam bilir öğrenirsin… Zamanla artar eksilirsin… Lakin hiç değişmeyecek bir şey var şu âlemde Oda, ne kadar önde, ne kadar ileride, ne kadar büyük olursan ol! Senden büyük Rab var. Unutma ha sakın bu kelamı! Vermeden almak yoktur selamı… Ağırlığınca altın olmaz isen, Gün gelir olursun bir başa nasılsa bir maraz… Dünya kurulalı beri gitmiyor hiçbir iş noksan Yani olmaz sen burada yoksan… Al eline erkin kuvvetini Gevşet belinden fors dediğin şeyin görkemini… Al atın doruna derler kısrak. Kadının canlısına da derler kıvrak. Ak elinde tuttuğunda, kara varmaz uğrasa da kıyılarına… Al zaman, ver zaman adam ol her zaman! Zamanede olsan…” Dinler zamane başı önde… Değişir mi bilinmez ancak, Almıştır dinlediğinden bir mesel... Geçer vakit yol alır zaman… Şimdi zamane dediğimiz şey ne artan ne çoğalansız… İnsandır zamanenin içinde kendince artan çoğalan… Geçmez artık ezele onunda hiç nazı… Kendisi söyler kendisi dinler bu sazı… Zamaneyse sadece vazifesinde… Gün doğar, gece olur… Ay çıkar… Zaman geçer, Hiç hesapsız… 4 Ağustos 2013 maide özgüç |