özgür iradenin erdem kuyusundaki yusuf’umhayrettin taylan özgür iradenin erdem kuyusundaki yusuf’um mistik algının etik bağrındaki yunusum akustik olgunun semantik ruhundaki itriyim tanıdık sevdaların kavuşma anının her parçasıyım görmediğim senin, yaşamadığın demlerin kervan masalındayım sevince huylarımla derinleşti kuyu, kervan geçmez uzaklarına değdi beklemek züleyha tasından içtim tasaları, gayrı abı- ı aşkımın sultanısın çırılçıplak yarınların yar giysisindeki gizemli nakışın adılıyım dümdüz mecburiyetlerin, açık denizlerinde su periliğine yüzen bilincin algısıyım basit bir mekanizmanın dinamik taşlarında öğütülüyor b’ağrım seni sevmek artık bilinç dışının açılarında hesapsız anlara işlem oyunların bir düşlem, sevgin bir izlem artık.. bütün parçaları tanıdık eşyanın bozulmuş düşleri sarıyor acılarımı tanıdık bir his gibi içimde derleniyor uzaktan yakışların önceliksiz kalıyor öncüllerin tarafın arafına geçiyor öndeş düşüncelerim hoşnutun dilinde konuşuyor ebabillerim, bildiklerinle yoğunlaşmış her gelişin rengine gökkuşağı oluyor istemlerim seni istiyorum etiğin en güzel eteğinde salına salına erdemlerimde sosyal bir aşk şehri kalmanı diliyorum gün’eşin gözbebeğinde büyürdüm sevdikçe görüş alanıma giren senli her anın , anısında sergilenirdi hayallerimin resmi bulutumsu zamanlardan damlalara teslim olurdu ünlemlerim üşenirdim ağlamaya üşürdüm sevdiğini söylediğin zamanlardan feleğin salıncağında uyuturdu umudun annesi güzelliğin doyum yatağında yatırırdı senle yatmanın algısı kokunun sinmiş yatağında sarılırdı bir günlerimiz sıkıldığım zamanların terk terkiplerinde yalanlarımın yılanı yenerdi kirpi daha derinlerim var, daha serinlerim ve gölgelerim var kırık mazinin kırık mızrabında çalınmış acılarım var ışığın aşkla buluştuğu uçarı zamanlarım var fıstığın baklavayla kaynaştığı kavuşmalarımız var daha çok tat var adına layık, soyadımıza ömür daha gök kubbemiz ömrünü kapatmaya yeter daha aşk ocağımız var, sevdamızı pişirmeye kızarık daha çok ben var, daha çoklar için. |