DEVLETİN İKİ YÜZÜ
Yeri gelince müşfik, yeri gelince gaddar
Olmalıdır her hâlde, devletin iki yüzü. Biri gâyet şefkâtli, diğeri acımasız. Kötüye/kötülüğe, etmeli dünyayı dar Olmalıdır her hâlde, devletin iki yüzü Biri gâyet şefkâtli, diğeri acımasız. Haksızların kağnısı, dağları aşmamalı Zulümden yana olan, köpürüp taşmamalı Adâletin ibresi, nüfusla şaşmamalı Olmalıdır her hâlde, devletin iki yüzü Biri gâyet şefkâtli, diğeri acımasız. Devlete baş olanlar, olmalıdır yürekli Yeri geldiği zaman, kale gibi erekli “Baba devlet” değil de, ana devlet gerekli Olmalıdır her hâlde, devletin iki yüzü Biri gâyet şefkâtli, diğeri acımasız. Gemileri yüzdürdü, senin atan karada Ne hikmetse sen hâlâ, oturursun sırada Hem madde hem de mânâ, kalkınma bir arada Olmalıdır her hâlde, devletin iki yüzü Biri gâyet şefkâtli, diğeri acımasız. İyi ki çobanımız, sürüyü güzel güder Bu gençlik bu insanlık, bilmem ki nere gider? Kurda merhamet eden, kuzulara zulmeder Olmalıdır her hâlde, devletin iki yüzü Biri gâyet şefkâtli, diğeri acımasız. Zamanı geldiğinde, bil ki yer bizi yer yer Ne desem ne söylesem, Hakkı duymaz kulak ker! (*) Birisi emr-i mâruf, diğeri nehy-i münker Olmalıdır her hâlde, devletin iki yüzü Biri gâyet şefkâtli, diğeri acımasız…! ! ! ? ? ? 10/09/! 13 Hanifi KARA (*) Ker: (Farsça) Sağır, ses çıkarmayan… |