Bir Hoştun Eylül...Bir hoştu merdivenler...Avaz avaz fısıldıyordu masalları Yeni papuçlarımı koymuşken güz yatağıma Eylül, Ben son kez denizi yaz tadında alıyordum... Erguvanlar, yerden bitercesine solardı ki Yapraklar sarı tonları alırdı... Ve son kez yaz öpüşürdü insanlarla... Biz... Hoştuk biraz... Namus gibiydi eylül Dudakların bakireliğini koruyan... Hıçkırıkların sokakları titriyordu Tüm yaşlar yaşlanmış Lisanlar kıvrılmayı unutmuş dillerde Pas tutan dillerde İnliyordu kelimeler gizlice... Eylül... Yasak meyvenin şeytaniliğini Bir günahı salıyor gibi Yazın son bohemini... Haram kılınırken tüm arzular, Ben, sayacında sayıyordum Tüm geleceğimi... Mapushane... Soğuk ve ıssız... Ölülerin aşk kokuları burnumda Acıyı anmayı unuttum bir kez daha... İlerden bir rakı sesi Diğerde metroda çalan bir kemancı Daha uzakta, aşkım orda !!!... Sessiz geminin ardında... Eylül... Kelimelere anlaşılmazlık giydiren Kalıbı dar, Eksik saçları ve Tüm söyleyecekleri... Bir sarı erguvansın Eylül !!!... Sende doğdum diye Nalet etmeli miyim?... Sende yaşadım pembe tenimi Belki renklerin hepsi Kara değildir diye... Belki akça bir renk olursun diye... Belki... Kanın akmaz diye Ellerimde... Bir hoştun Eylül...E F T E L Y A... (Akdenizi cebinde taşıyan kız... ) |
Acıları hüzne döktüren,
Yaprak dökümünü bekleten
Eylüldür arzulara gebe…
Güzel şiir için kutluyorum Kızım.