Te(m)enniŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Hardayım, Hazandayım, Sükûtunda azabın Gazabındayım… Berdevam, İçim içime sığmaz; Alaz alaz, onulmaz. Menşei, meşrebi; ecnebi… Uslanmaz, girift, maraz, Natürmort, flu tonlarda Kuzguni siluetler geçerken belli belirsiz, Bıçkın – esrik - pejmürde Bir temayül, bir tahayyül, bir nazar Vira esen şu yelde, şu boranda… Dem vurmakta anbean, Bir alacakaranlık kuşağında Ve kardelen kararında, muttasıl Bir te(m)enni, bir te(m)enni dilimde. Haspa akşamların zül peşrev sesi, Mülteci sırlar fısıldar Zamân-ı atîden. Her telakki yabancı, utanır kesretinden. Bir ses ki aşar eşiği, Gazel döker, güz vurmuş seherinden, Sırrını ifşa eden bin bir hercai bahar. Kuşatılmış çepeçevre, dört koldan. Depreşir de; bir özlem ki bir özlem… Bakır rengi akşamların gurubu Zikrine tutulur, şavkında yürür; Nagehan, sessiz, s/ağır. Tek dileğim, te(m)ennim; Bir kuşluk vakti, er erken, Bin feveran, bin hezeyan, bin sanrı Sorgularım dayanmadan kapıma. Tutulmamış ahitlerim, Sırıtkan umutlarım. Hazan giyinmiş mevsimler Dökülmeden yaprak yaprak… İhram kuşanmış gamzelerde tebessüm, Zekarette bin bir niyaz, bin arzu. Müebbet yemeden hükümlerim, Şavkı vursun mahpeyker suretinin; Çılgar gibi söğürten Son gün dönümlerinde… Şiirime ses olan suskunbiradam (Turgay COŞKUN) a teşekkürlerimle... |
saygı ve selamlarımla