Koza
...
Gidiyorum...aslına küstüm ben senin, suretini parçaladım... lahzalarda kalakaldım... anları çuvala koydum... geniş zamanları daralttım... zaman mefhumu kayboldu... gel_gitlere gerek kalmadı... heran diye bir şey yok artık... Karasızlık etmem..ya öyle ya böyle... oldu mu olmadı met-cezirine hiç ihtiyacım yok... kaf dağına uçan zümrüdü ankanın kanadına asılı kaldı aklım... kuşlar ahhhh kuşlar gökyüzümü daha büyük kanatlarınız mı? dünya mı daha karmaşık yoksa yüreğimiz mi? İşlediğim günahlarıma kefaret edermi ki sevaplarım. pişmalığında keşkelerim,iştiyakında sevaplarım... tartılsa acep çekeri eşitmidir... kiramen katibiyn sağımda solumda mesaide salise sektirmez... çetelesi nedir bu amansız imtihanın. suali meali bellide ikra edemez dilemi kaldı lügatım.. Her gün kazanç ve kaybın muhasebesini yaparken,heybeye dolan.. testiden taşan hasletin mi,üzerine bulaşan çamurun mu izi yapışır suratına... aynaya baktığında gülerken sen,aynadaki ağlar mı melaline... Galebe gelmek isterken mağlup zamanların anaforunda, mağlup sonlara dört nala koşan üç kısrak, çınlatırken ortalığı kehkeşenlara eşlik eder altı nal sesi...biri susarsa öbürü başlasın diye nöbetleşe aşar dağ tepe vadileri toynaklarıyla ezerek.// Kelimeler serpiştirip her bitkinin özüne... büyüdüğünde boy versin diye...çiçek çiçek...dane dane...boy boy... hani hep anlat derdin ya.. torosların asi kızı...hala anlamdın mı... Hala anlayamadınsa..çık toroslara...amanoslara...süphana... bana değil nebat sor onlar söylesin... benim takatım kalmadı... zaman anlatma yazma anı değil... SUSMAK vakti çooktan geldi geçti... ar’’sızlaşmadan çekileyim ben...KOZAMA./// yunus ça./ |
tebriğimle...