usu açan kandırış
bütün söz küsüratları yarım kalmalıydı
içten dileklerimi dua diye saklarken ruh anaya kuruntu köşelerinde ayın doğusuna şuna sesleniyorum ey feleğin kamburu diyarı baştan aşağı sökülen harflerim var hüznüme miskin eleğinden geçemeyen terin kokusunu alıp da düştün hakikat yoluna yolun düşse belki elimden bir kase ısmarlardım dilimin ucuyla ihtiraslarıma kabuk bağla baştan yok et felahın sevgilerini sokakta yat mesela sepette bocalayan kemiren hangi gürültü öldürür buzdan çözünmeleri bekleyişlerin mevsiminde uzun yol çizilir kadere hangi rüzgar ışığı çabuk gölgeler? üşüyen sonbaharım ışınlarında gece karanlığında göz semtiyim ben şiir yazarken sen diriliyorsun misaliyim çoğulistan yarım adasında bir kuş gündesine çarkı döndüren çürük kağıt dünyasında ıslanan kandırmaya uslu açtıran şüphe çok uçan kelebeğin düşünde sakladığı gibidir minderim bilirim ufuklara gözlem yatışlarını saklatacaz seninle ’Bilmezler yalnız yaşamayanlar, Nasıl korku verir sessizlik insana; İnsan nasıl konuşur kendisiyle; Nasıl koşar aynalara, Bir cana hasret, Bilmezler.’ toz kondurmam sakilere tüten dumana en son yolcu iken kırılan duvara yarılan aynalara sunulan acı sev diyen kötümser rolün içinde dingin iken görkemimiz somurtulan sabiler sonsuza acılır yanlızlığında... heba ettin nefesini gösterişin uydusunda gezgin imgeler... |
çok beğendim ve etkilendim anlatım tarzınızdan...farklıydı...
tebrikler, saygılar şairim...