Hazırlık Aşamasındaki Tasarılarıyla Sabit Bir Yolcu
gecenin en tenha, en kesik
en kanı bozuk saati cinnet melekleriyle boğuşur kan ter içinde uyanır aniden çeker giderim önüme kimseyi katmam ardımda kimseyi bırakmam gitmeden bir şiir tüttürürüm belki kıpkırmızı yağmurlu bir resme bakarım odamdaki ne bileyim içimden gelir sıcak basar pijamalarımı çıkarır, ruhumu sıyırır soyunup dökünür penceremden, köşedeki sokak lambasını izlerim ne bileyim, çıplak ayaklı bir kadın ıslık çalarak karşı kaldırımdan geçer o esnada ve gideceğimi anlamış gitme demeden, git de diyemeden tüm hücreleriyle bizim eve doğru bakar tedirgin olur, korkar uzaklaşırım pencereden esrarkeş odaları kabus koridorlarını aynaları ille de gözleri kapıda aynaları son defa öperim evden ayrılır, tıraş olmaya karar verir mahalle berberine uğrarım kesif kolonya kokusuna ihtiyar koltuklarına kör makaslarına kırık taraklarına Müzeyyen Abla şarkılarına inat kapalıdır sanki intihar düşü(üşü)nde bir adam o saatte berbere gelemez gibi güzergahımı değiştirip pazar yerine giderim ortalık ıssız, ışıksız iki üç saate halatlar atılır halatlar üzerinde cambazlar dolanır brandalar çekilir brandalar ki dudaklarında güneş biriktirir ortalık şenlenir renklenir burası o vakit yeşili yeşil sarısı sarı masal kentidir biraz dinlenir, giderim denizinizi balkonunuzu göğünüzü reklam panonuzu size bırakır genzinizi yakan sisi alır giderim yüksek ihtimal trene binerim trensiz muhitlerde imkansız yaşayamam, geberirim sunu sen bilirsin evet beni bir yere gidemem bilirsin ama gitmek ihtimali de olmasa bir dakika duramam buralarda onu da bilirsin |
ve şiirlerde öykü olunca daha mı başka güzel oluyor ne?...
güne gelesiymiş,olmamış... başka sefere artık..