AĞVar mıyım şimdi? Konmuş muyum avuçlara? Saçlarım karışmış mı ayazlara? Her telinde bin kilometre ayrılık halleri uzayıp gider sormayın… Ellerim uzanır gördüklerime… Yüreğim kavuşmuş denizlerdeki derinlere Boğulmanın ramağında asılı kalır umutlar. Kırağı vurmuş adeta hecelere, Saçılamıyor ağızdan çıkacak kelimeler… Ben bilinmeyen ufukların ötesinde etmişim bin bir firar. Kim ağlar? Kim yanar? En önemlisi kim anlar? Ağlarsa tek anam ağlar? O da kendisinden sonra mı ağlar! Varlıkların, yokluklarını adım adım karışlarken ayaklarım, Boşlukların sunduğu yanılsamaları kucaklar ellerim… Bakarım! Camlara dayanır umutlar. Kaç değirmende un olur yalnızlıktan oluşan suretler. Bin bir parçanın eksenine yayılır, ayaklarıma dolaşıp duran kalabalıklar… Nerede bir boşluksa yakalandığım anlarım ki hepsi, fazlasıyla sıradan… Ama en çok da hayallerimdir karşılaştığım başımdan atamam… Kalkar kuşanırım çiçekli elbisemle, pabuçlarımı. Geç kalmak istemem kendi ellerimle kurduğum düşlerle dolu rüyaya… Yürürüm kendimi kaybedip de bulduğum yolda defalarca… Yeni kayboluş ve buluşmalara hazırdır bedenim… Kendi esamisinden okunan ahvalin bakmaz kara kaşı ile kalem olan yanına… Sevgiden siperleri pespembe geçiriverince yüzünün ortasına… Atlarım, pegasusun üzengisiz boynuna. Muhteşemdir gökyüzünün çemberinden sıçrayış, arşın kucağına… Mor alevden gümüş kıvılcımlardır geçerken görünen, göğün derinliklerine. Nefesini al ibrişimler le koynuma soluyup okşar bir rahvan kanatla. Yetişemez tufan bile atarken adımını usule dalınca… Sevdanın sam yeli değip de elden, uzanınca gönlüne Kararmaz hiçbir vakit tan yerinde son perde. Arsız gönüllerde yeni plaklar katılır senfoniye Davet ederler eş, dost, arkadaş herkesi melodiye. Sevdanın altındandır narin telleri. Dokunmayanın elinde patlar, en görünmeyeni… Koşulsuz maniler yazarsın sevda dilekçesi ile makamlara Makamlarda gitmiştir, sevdanın başka bir feryadına. Gün eğilir dümdüz öylece sabah olur. Akşam kalkar atağa, batan günün ardından yol bulur. Bir çetrefillik değil; bu kez uyumdur tez kurulur. Bakılır ki sevda yaman bir hadise Gelmiyor durduk yere meclise. Oyalandıkça mesele, kilo alıyor yerinde her desise… Artan kiloyu çekemiyor terazi de bir vesvese… İstifa edip kol kola giriyorlar, ailece… Tuttuğunda bir yol, inersin elbet şahin misali ovaya Tutamayan ise az gidip, uz gider. Varır yine aynı noktaya… Her haleti ruhiye de vardır biraz karar. Kararı alamayan da alır bir fırça, ortalığı boyar. Doldurur fırçasına rengarenk boyaları çizer işe yaramayan haritayı… Görmediğini anlamaz insan, akıllara kocaman bir zan da olsan… Duyamazsın bir lakırdı bazen sevdaya, sevgiye dair… Olsa da bölümün finali gelmez gidilen yolun vebali… Ödeyemezsin hesaptaki bedeli… Aralanır kapanan perdeler. Sızar içeri en tepedeki gülüşler. Dönüşürler oracıkta hazlarla örülü bir ağa… Ağ da, ağdır hani, delikleri kocaman! Kayar sevgiler, gülüşler Güzellikler, kahkahalar… Dokunurlar bana… Dokunurlar sana… Dokunurlar tüm dünyaya… Kocaman bir merhabayla… 12 Ağustos 2013 maideozguc |
Simray Simay tarafından 8/28/2013 1:24:55 PM zamanında düzenlenmiştir.