BİR MASAL AN’I
Anımsamamı isteme,
öyle bir ülke yoktu. Ölesiye yaşanan aşklar da… Göğsümüzü; acıtan esintilerine açtığımız, akşamlarına dalıp dalıp gidilen, sabahlarına vurgun, içinden geçtiğimiz mevsimler yoktu. Sen yoktun... Anımsamamı isteme, aklımızdan önde giden adımlarımızı. Mühürsüz tutanaklarda saklı kalsın cadde adları, sokak numaraları. Anımsamamı isteme, anılarını lekeleyen bu kenti ezikliğin aynasında. Yenilmişlerin ezgilerine tükürüyor yeşil kertenkeleler. Hatırlanmıyor ürkek bir kuşun kanadında gecikmiş rüzgârların getirdiği unutulmuş isimler. Nasıl da özlüyorum ansızın karşıma çıkışlarını, mahsun bir gülümseyiş gibi… Eski bir hikâye, batıl bir inanış belki Düşlerimde görüyorum kalbinin limanlarını. Siyah korsan bayrağı çekmiş gemilerin, siren direklerine asılıyor yüzün. Suretini görüyorum; gülüşünü, incecik yüzünü. Yıldızlar akışıyor başından, rüzgâr dolduruyorsun yelkenlerine aşinası olmadığın fırtınalı vadilerden. Anımsamamı isteme nasıl aktığını taze bir kanın kesik yaradan. Nasıl anlatılır bir dağın sarsılışı? Kim bilebilir sırrını senden başka, kumrular sokağında kumru şarkılarının?.. |
hükmünü yitirmiş her şey
içimizde ki savaşları unuttuk dünyada ki savaşlardan
ben yarın diyorum, unutarak geçmişi her şeyi yeni bir sabaha uyanmak..
Kutlarım, eski bir hikaye belki ama çok tanıdık.