aşk ve olgunluk..I-aşk düşerken yüreğimizin en nadide köşesine acılarıyla geliyordu.. öyle ki bu acılar bazen dayanılmaz oluyordu. bizi bir bocalamanın içine sokup kendi öz kimliğimizden bile alıkoyuyordu. Buna karşılık elbette bizde savunma mekanizmaları geliştirdik. kendimizi ve kişiliğimizi acının içinde sürüklenen bir bocalamadan çıkarmanın en makbul görmüş yolu olarak teskin etmeyi seçtik. ve bir psikolog edasıyla iç dünyamızla konuşup onu teselli etmenin stratejilerini geliştirdik. tabi bunu yapınca zamanda akıp gidiyordu bir nehir misali. yıllar sonra bugün yaşadığımız acıların olgunlaştığını görüyoruz.. ve belkide bu süreç zarfında kendimize teselli vermenin dışında zamanın ne kadar önemli olduğunu görür olduk. Ve zaman bizi olgunlaştırıyordu her geçen gün Olgunlaşan her acı bizi saplantılı bir aşkın ruh hali/ yetinden çıkarıyor, göveren ruhumuz ile birlikte basireti ve iradeyi aşkın önüne bir barikat gibi koyup bizi bu acının içinden sıyırıyordu.. şimdi yaşanan acıların aynasından geçmişe bakarken, yüzümde,gözlerimin içine değen anlamlı bir tebessüm oluşu veriyor. ve tebessüm eden yüzümüzün içine basiretli bir olgunluğun karıştığını bakan gözlerimizden anlıyorduk.. acının renginin ne denli değişim kazandığını artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, aşkın belkide belleğimizde yeni bir kimlik kazandığını görebiliyorduk. Ve mutluyduk artık bu süreçte Çünkü acı bizden uzaktı artık ve en önemlisi bu dönüşüm onu kontrol altında tutmayı biliyordu. Kırşehir/ağustos 2013 |