AŞKINA KIYAMET.......
aşkın cüret/kar yüzünün kıyısında
ve doğanın en olmadık yerinde sevdim seni kırsal bir türkünün şafağına dokunda gel... koşar adım adımladım romanların tepeleme duygularını gözlerim kapalı ince memed/in hatice/sinde ayaklandım sana soluksuz tükenmek kadar sabırsızım terindeki tuza kimbilir sınırları kaçkez araladım koçero/nun penceresinde ay saklanmışken bulutlu şehrin duvarlarına mecnun/un kıyametleri geldi aklıma ve arkasında leyla/dan resmedilmiş çığlık figürleri... ne olur sına beni yeşeren her gelen yolcunun valizli gürültüsünde ve kayısı kokulu bir gecede delirterek çanları çal sessizliğin güvertesinde hava ağır ve hantal olmalı yüzüne değişimde yumuşak bir keman sesi gibi gülümsesin kirpiklerin ve yoldan geçen katlime ferman karanlık usulca perdeleri kapasın.... uzaktan durgun bir ayin çatırdıyor sözcükler vazodaki çiçeğin ömrüne aşık demek ki yavaştan çıldırıyorum sana ve avucuma sığmayan saçlarında kanata kanata ezberliyorum seni.. ve zaman hangi beklentimin gölgesinde serinliyor sana duymadığım sesleri biriktiriyor dilim alkolsüz düşlemek istiyorum sadece seni açık kapının ardında körkütük beklemelerim hadi sığınmacı bir mülteci gibi iltica et yüreğimin ülkesine başkent ol yönet beni kayıtsızca.. aşkın sonsuz bir iklim taşıyor şimdi ruhuma sadece isimsiz bir mevsimin adında sakla bizi ve kana kana yudum/lasın kısa bir hikaye düşlerimizi... kuşatmaların en ön safında çocuksu bir yüz gibi acısız bir sabahı karanfille şehrime artık galibiyetin gerçek oyuncularıyız mağlubiyetleri asa asa çam ağaçlarının arasından geçte gel..... şimdi hayatın sınırsız heybesine doldurmuşum aklımın dağ esintilerini kuşlardan kurduğum orduyla geliyorum topraklarında aşkı yaratmaya.... |
Bülent abi yureğin buyuk senin
...
Siirlerinizi okumak beni bir kac mevsimde kocatacak heval