Bir Garip Yolcu Bir Garip Hancı
Bir haykırış dillerde, muhtevi bir eda ile
Öyle bir hengâme ki sükûtun ötesinde, Varoluş mücadelesi, yokluğun içinde Çile’den başka ses yok Üstadın dilinde… Prangalar vurulmuş kutsanmış yüreğine, En paslı zincirler geçirilmiş ruhunun süzgecine, Ne gariptir ki ölümü anlatır her ölümsüze, Acı ve lezzet her ikisi de Üstadın elinde… Yaşam ab-ı hayat suyu içmesini bilene, İnsan kanadı kırık bir serçe ölümün pençesinde, Mailerde boğulmuş kartalın tüğlerinde; Ve ayak sesleri, Üstadın işittiği her yerde… Tüm kapılar kitli, yine gözlerde perde, Kırık bir testi akar durur gerçeğe Ayırmak ne mümkün ebed ve ezel karışmış birbirine, Kalu beladan beri vardı bu çile Üstadın gözlerinde… Filizler boy verdi, vuslat sardı her yanı; Ve insanların ümit bağladığı beduhları, Yazık ki gemiler terk etti limanları, Bir garip yolcu, bir garip hancı anar Necip Fazıl’ı… |
Tatlı bir şiir tarzınız var.