Gökkubbede Devrim
Avuçlarım İbrahim’in ateşiyle tutuştu,
Yetmedi bir serçenin, bir Afgan çocuğun ve bir taşın Gözyaşları onu söndürmeye. Sokaklar yenik düştü paydos devrimine, Ve erler boşaltıldı kışlalardan. Birkaç silah ve üç beş sahipsiz postal kaldı Onlardan geriye… Sonra lepiska saçlı bir kadın, Kafasını çevirip gök kubbeye Kurumuş dudaklarından üç beş kelam savurdu. Ve göğün binlerce yıllık kitli mistik kapısı Sadece o kelamlarla yerinden savruldu… Ve sonra belirdi garip bir uğultu, Havada bir unutuşkokusu, Havada bir isyan bulutu, Ve havada, sokaklarda ve cadde boyunca Ayın, güneşin ve yaldızların bağrında, Simalarda korku, şakaklarda ter, Kulaklarda kesik bir haykırış uğultusu… |
öyle yara vur ve vur sessizlik oluştur
masum ve mazlum sesi zalimlere segar yokuştur...
şairemiz bu noktada iplerin koptuğunu viccdan iplerinin yandığını vurgulamaktadır
...kulaklarda kesik bir haykırış uğultusu...
kalp ve göz duyuşlarına yine mazlumların bu dünyada sadece bu dünyada duyulmayan sesine gönül hizasından merhametle zalim olan her şeye sitem eder...
kutlarım şairem çok güzel ve anlamlı merhamet yolculuğu bu şiir için
saygılar bizden...