'Tükenen hasretin rol'ü'
Bulamadım kendimi ,
garip dünyanın anlamsız telaşında; İçimde nice ölümler kurmuşum yar’e ısmarlama ölümler... Dışımda cenazeler.., kaldırılırken bedenim içimden Her bir adımda yer değiştiren acılar ile Hiç tükenmeyeceğini zannedip, Gönlüme saydığım hasret ile tükendim Birbirine kenetlenmiş şehirler gibi yalnızlığım Ruhum diri bir nefes sanki canımda Ölüm dedi hep dudaklarım uzak diyarlara dalar gözlerim Biraz uzak tenha bakışlarım Sallanır umuda pençe vurulan yarınlar Ağır bir yük taşır kirpiklerim Ağır veballer sırtlanır sevda sırtına İçinden geçtim hasretin, ta.. içinden. Tam orta yerinde bir cenin daha Uyanmaz belki sensizlik sabahına... Uyku tutmaz gecenin, karanlık gözünü Gündüzler çekilmez oldu Gecenin ürpertici alışık günahına Evren koşar insan oğlunun affına, Dua..Dua.... Bir zifir bekçisi yarınlar güneşe Ismarlama aşklar cehennemine Bir yangın küller savrulmaz alevsiz Gönül dediğin sur’ile ölür ve dirilir Ruh günahın işkence adresidir. Savrulur yazgısını kirlettiğin ömür Susar bülbüller çaresiz... sus ’ar’ gece ellerinden Karanlık gündüze hamile Ar’sızlar, içine kapanık cümleler Yanar bu matem Yangını sabaha çıkmaz kül Yanar gönl-ü aşk..! Divana, döne döne yanar bedenim... Yazarı: Serdar Özyanız |