NikahMecnun gibi gezerken, Leyla’nın çöllerinde, Yolumu kaybetmiştim, bir güzele çattım ben, Bildiğim tüm zehirler, bal oldu dillerinde, Acıkmış susamıştım, aşkı ile tattım ben. Azizelik han oldu, azizlik bizden gitti, Aradığımı buldum, yolda yolculuk bitti, O ki gönül aynama, kutlu bir nazar etti, Karşımda umman oldu, her katremi kattım ben. Serbaş olup göründü, serserinin serinde, Gözleri güneş gibi, gözlerimin ferinde, Böyle satranç oynadık, hanın tenha yerinde, Gedalaştı şahlığım, edasına mattım ben. Âlemleri solladı, arkadan geçti öne, Ateşledi kalbimi, bu yangın nasıl söne? Can gözü seyran edip, devriyle döne döne, Şafağından doğmuşum, gurubunda battım ben. İçimde fısıldarken, ne usanıp beziyor, Varlığı can veriyor, yokluğunda eziyor, Aşka ait ne varsa, katarıyla geziyor, Tekerine paralel, yollarına hattım ben. Kalbimdeki sevgili, biliyor kalp ağrımı, İmdadıma yakındır, o duymaz mı çağrımı? Gülünün dikeniyle, parçalayıp bağrımı, Bülbül gibi kan edip, boyasına kattım ben. Kesret denen âlemde, ikiyi bir edeli, Bir garip âşık olduk, ne akıllı, ne deli, Ayaksız başsız kaldık, beden bizden gideli, Gönlüne gönül verdim, sanılmasın sattım ben. Hallaç gibi feryada, başlayınca şuhumuz, Sevdasıyla uyandık, firar etti uykumuz, Gönül denen dergahta, nikahlandı ruhumuz, Huzuru ilahide, son imzamı attım ben. Yaralı olsam bile, dert değildir şu handa, Evvel ayrı gariyken, canan oldu bu canda, Nihanda ve ayanda, görününce her yanda, Bağrıma bağ eyleyip, sarılarak yattım ben. 20.07.20123...Mustafa Yaralı |
Bir garip âşık olduk, ne akıllı, ne deli,
Ayaksız başsız kaldık, beden bizden gideli,
Gönlüne gönül verdim, sanılmasın sattım ben.
Şiirle dolu sunan dolu bir şairin testisinden taşan deli dolu damlalar..