ASIN BENİ
Asın beni, öldürün
Şehrin 7 kapısında Üçer gün aralıklarla İbret-i ala, âlem-i şüheda Diye asın Öldürün beni Ki kemiklerimi kuzgunlara Etlerimi sırtlanlara verin Koymayın toprağa ve asla Dolaşmasın kurtlar vücudumda Toprak beni alamadığından Çatlasın Diye asın Bir tacir görüp de ölümümü Anlatsın diye füsunlu öykümü Sonra bir şairin bir mısrasın da Tek kelime olayım Diye asın Öyle bir öldürün ki beni Hem de atıp susuz kuyulara Yusuf’u ağlatan o kuyulara Azap çeksinler Diye asın Vurun başımı Sonra çöllere vahalara Mecnunu Mecnun eden O sahralara Kemiklerim karışsın diye kumlara Öldürüp bir çöle atın. Sonra deyin ki Ne de fakir biçare Üstünde üç beş sikke Alnında yoksul sözcüklerden Azametli bir hutbe Ve ne gelir elden Ölümü dilinden Deyip asın… |
sonsuzluğa atılan adımlarla baslamış şiire,
yepyeni bir baslangıç takvimi varken
en cok şiiri
şiir için yazdırdılar değil mi?
ibret almak varken
ibret olmayı sectirir
...
her saniyesi ölümken
intihara bulanmış harfler
ki harfler günahsız.
güzeldi tebrikler..