Günd/elik..
Düşyüzüne çekimli dizelerle deli
yalnızlığın lehçesi şiirler: daha ilk dördününde ömrümün hayır mimarlarına öfkesini kusar kustukça "içeri"lere içerlenir gökyüzünün içine kapanırım kustukça ev içlerine sıkıştırılmış gündelikçi aşklara şaşkın şakaklarımla mürekkep arası hüzünlere uğurlanırım uğuldarım,yerin hummalı yüzünde uğuldarım buğulanır anıların belliğinde sırça sözcükler ağulanır gündelik akıntıda kıt kanaat biriktirdiğim düşler ki her düş dönüşlerimde ses hızıyla düşerim paslı gürültülerin burgacına burgulanmış dilimin sargısız yaralarıyla usumun ve ulusumun çıkmazlarına ulanırım bulanır;daha ilk yağmurlarını bekleyen gökgürültülü yüzüm bunalır;rüştünü kendine ve kentine ıspatlayan önsözüm közlenen hüznümün harlanan özlemiyle çağırsam diyorum... çağırsam;sağır dakikaların,ağır kırımların irinli sesi,békes’i* çağırsam;-tırmalayarak açılarımı- "yokuş yola" tırmanan herkesi çağırsam... çağrıştırsam daha ilk dördününde bir ömrün işleyebileceği tüm suçları yoksa nasıl (s)aklarım kendimi mumyalanmış bu milletten bu illettten nasıl? Nasılsa yalnızlığım parsellenmiştir bir yanım açlık öteki yanım çağlık ve toprak rengi dilimde bitmeyen hıçkırık Katlanmalıyım biliyorum katlanarak kanıtlamalıyım çünkü suçumu ki kanatlanabileyim düşyüzüne, * "benim kentimi öldürdüler/dakikalar bile duymadı..." Şérko Békes |
eywallah