Her gölge kendisine gider..
hangi istasyon gideni çağırmış geri
kampanalar hep bir veda ezgisidir yüreğine çarpan anıların sesi çıldırmanın en dehşet serzenişidir kapanır gökyüzü yüzümüzün üstüne herkes kendi gölgesine gider bir ben gidemem kendime bir ben kül gibi dökülme birsen gözlerimden… toz duman kaç kasaba söndü ceketimde üşürdük / sınırları kan kemik ırmaklarda yıldızlar da olmasa hani kim gülümserdi o solgun patika adımlara sonra düş dediğimiz ey ihtiyar topal karınca kış demez yine çıkardı şaşkın sarhoş yolumuza bir ben vuramam kendimi bir ben ellerim mavzer bakışınla böyle sökülmüşken… artık hiçbir coğrafya kanatmıyor beni saraylarda çorak toprak oynadığım günden beri kaldırımlar yürümek için değil yıkılmak adınadır dişlerimi böyle döktüm bir kuşluk dönemeci derken söküldü zaman / günlerimiz kiracı günlüklerimiz desen ucubelerde kayıtlı bir ben susarım kendime bir ben hani turnalar gitsin sen kalsan birsen… okşanmamış her çimen yaylasına küser dağılmış bir sayfayım okuduğum kitaplara her inziva tutuşan bir yalnızlık mabedi olur olmayan ama akan ve akar anılara uzak ülkeler vardı ekmeğimiz kadar yaban ateşinde ağzımız harlı bir açlık şimdi bir ben mülteci kendime bir ben aşk artık bir vuslat bile etmiyor birsen… Mert Metin |