Her Şeyin Daha Derini
her şeyin daha derini varmış
dereler de yuvarlanan taş seslerine aldırış edilmezmiş ilk duyulduğunda boğulanın bildiği kesişmeler sunulurmuş yol ayrımında bana çiçekler taşımıştı o ilk çocukluğum konuşup dertleşmiştik ve ne çok şey söylemişti oysa bir gün her şeyi unutacağımı bile buğulu bir ağıtmışım meğer duygu salınca geceye küsen arı üzülürken ormanlara kaçan kelebek ve ebet yarışmasında sınıfta kalmış öğrenci ne kadar ağlamıştım karnemizi görünce karbon sıkmış kopya sözlerimizi erteliyorduk ya gerçeğin ta kendisiydi ölümü düşünmemek nasıl aldandık sa öylece uçup gittik mavinin kaç ismi olabilir ki bu asırda tufanların yuttuğu anlamsız unutulmuş binlerce kafa kağıdında küçülerek köy mezarlığına ağaç olmayı diliyorum cesurum çok öncelerden hayatı hatırlamadığım için oysa bütün serzenişim iki mısra arasında bir yok sevdim sevildim den başka bir düşüncem de yok gerçekten uzun bir uyku ise ölüm inanın üzülmekte yok orada siz bilirsiniz gerisini fakat kabullenmekte zor bu oyunun içinde bilinmezliğin çok ötesini. |