MANİK DEPRESYON HALİNDE RUH İNCEDEN KESİLMİŞ CAM KIRIĞI ÜSTÜNDE…Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Dünyalı bazı kadınlar ve bazı erkekler...
-I- *** Bir sokakbaşı tutulmuş gecesiyle hortlaklar sağa, sola Kaçışır; görenler kaldırım taşlarına takılırken eyvah! “İmdat” isteyen açılmış gözlerle bağırır, bakarlar “Gelen var mı?” Diye, delip geçecek gibi gecenin En koyu karanlığında kapkara ipliği seçermiş gibi olurlar Ve bir taş, alev alev bir ateş... Tir tir titrer Uzaktan, onca ki görünecek biçimde parlayıp Yükseltir azıcık umutları sönerken Ve son nefestir dünyanın kadınlarının sinesi çarpmaz artık Ölüm vaktidir... *** -II- Dünyalı erkekler, bozulmuşluğa bağıl boğulurken Kadehlerde, camdan, içi boş gibi duran Ellerde... Gölgeler kesik kesik Yansımalar birbirinin yüzünde titremelerdir “Korkuncun en kötüsü bu olsa gerek” Diyesi gelir gece-kuşlarının... uçarken ihtiyatın sesiyle Felahı aramaya koyulurlar, sanki de bulacaklar deliğini gecenin Sürgit bu karanlığın içinden sıyrılabilecek gibi... Umuda kanat çırparlar habire... Manik depresyon halinde ruh inceden kesilmiş cam kırığı üstünde Gezerek kanıyor içten içe... Derelerin en dibinde baş yukarı Yüzerken balıkların kızıla döner suda pulları... Atılan ağlardan kaçmak imkânsız erkekleriyle kadınları dünyanın Birleşmiş el ele avdalar bu gece Saklanmış olduğunu ayın öğrenmişler önceden Hoyrat naralar atarak Ayaklar ıslanmış, aldırmadan üşümelerine Çamurdalar; saplandıkça saplanıp kalırlar... -III- Al başını... -bana, küçümseyen gözlerle Bakarken- vur taşlara; sana kim haber verdi Yanılgımı Çalgı mı O çaldığın bayıltır beni Notasız... Gürültü sadece... Cinsaçıyla canıma yapışmış... Kanımı emer *** Ve cinler görünmez insana ya, düğün yaparken çalgıları Oynayanlara coşku verir, göğe çıkarırmış bütün konukları Hâkim, müebbede mahkûm ederken sanıkları... Atarmış kapı-altına *** - IV- İşten... Güçten... Düşmüş kocamış dünyalı şu kadınlar Ah, şu erkekler yok mu? Ucunu kaçırıp da ipliğin yıldızına Yeniden geçirmeye çabalarlar kör gözle iğnenin... Ut duygusu bitmiş mi? Hiç olmamış belki, diyeceğim Ki bazı halleri dayatarak... Yalan, talan, kargaşa…, Müttefik salgınıyla sürüncemeye koyar düşünceyi kimisi kendi sürgünlüğünde... Anlamakta... Bu zamanlar zorlanırım, anlayamam yalanları Durmadan anlatılan dünyalı kadınlar ve erkekler üzerine Kurgusal bütün öykülere inanmamı beklerler beni saf sayarak ah! (24.01.2013 / Elazığ) Güneri Yıldız |
Saygılar