53
Yorum
57
Beğeni
5,0
Puan
6292
Okunma
-Kırmızı çizgileri pembeleşir ufkun
N/i(n)sanın gidişinden az önce
Göz kırpmaları arasında kelebeğin
Doğarken yeni gün
Kaybolur insan-
...
Aslanların yelesinde pire barınmazmış…
Anladık, anladık peki öyleyse kediler ortalıkta gezer diye mi
Pireler azmış
...
Renklerin bariyerlerini yıkarsan, örfe dair
Dolaylı ve doğrudan
Hep saldırgan
Olursan anlatılarında kaygısız...
“Klasik şablon” deyip küçümsediğin şey
Gelenek, an’ane ve sair...
Üflenen duygularla hayır mı; şer mi çağrıştırır doğan bilinmez
Öngördüğün kuralsızlıktır, nefs için…
Yakar yüz derini olumsuzluk
Vazgeç kendini tanımlama- anlam kaybı da yaşama
Ne özgürlükçü yazar olduğunu desinler aldatarak
Ne keramet söyleyen büyük şair…
Yaşamaya can atarken
Libidoyu sarhoş edip içmeden
Bunaltılarında... Tecavüze uğrar ruhun
Ki saplantılarında hiç biri senin olmayan
Mülkler hayal edersin üryan tam da anadan
Hoş taklalar atarken…
Güvercinler kıskanır ki hepsi paçalı
Değme gitsin…
Takibat ve telkinat yetmez mi
Nedir sövgülerinde amaç; ya eline geçen nedir
Yak, yık bütün yapılarımı
Yine de sürer yaşam harabe, izbe sokaklarıyla
Varoş tümseklerinde bir kentin
Kimseye kapatmam saf aklımı
Açık tutarken kapılarımı...
Öz genlerinden uzaklaştıkça insan
Aklı yok saymalarında tutkulara sınır koymaz
Esir olur arzulara kendisini keşfederken esinlerle
Kaybolur başka bedenlerde…
Ve açı kaymalarında sınırı aştıkça aşan yine insan
Suç kimsede değil günah işlerken… bilmez
Belki de suç genlerde…
Alacakaranlıkta uçan kuşların gagasından düşen umudun
Ve heba edilmiş hayatların arka sokaklarında
İntihara koşanlar…
Pozisyon alır azgın
Ahlaka dair çizemediği rotasızlık üstünde
Karşı devrimcidir adeta kaleme sarılıp etik olmayan
Kompozisyon geliştirir düşmandır geleneğe
Mavi gök, kara yer kızıl ufku ulayıp
Sonra kini dil ucuna teyeller çünkü hayata doğuştan dargın...
Yazında egemen çoğulun ortam sertliği
Ve baskısı
Bastırılmış dişilik zorun üstüne atlarken,
Erkeksiliğe yönelmiş bedenin
Kalmayan narinliği gibi
Zarafeti de kaybolur uyanamadan
Seste dönüşüm kaçınılmazdır aslında
Farkında olmasak da
Pişmanlıklar mı; neye olduğu bilinmeyen
Yoksa
Sorgulanan benlik mi keşfettirir içselliği insana
Sonra insana ilham gelir kusurlu
Bir yıkılmaz mahkeme kurar beyninde
Dışına hükmeden
İçindeyse rüyalarına dolan hükümler çoğalır sakat
Emekli olmuş personeliyle
Kuru binadan ibaret kalır yıllar geçerken
Sıvaları dökük, bölümleri birbirine geçmiş
Mefruşatı cezb’etmezken teşrifat tümden yetersiz kalır ister istemez
İnsan yine de sürmek ister bitmeyen bir saltanat
“Neye yarar çırpınmalar? Boş ver, ne derse desin el âlem”
Avuntusu ardından
“Bunu sen istedin... Unuttun mu” derken pervasız...
Ve insan
Arzularıyla birlikte büyüyen korkularına veda eder
“Sınırsız tutku”ya geçerken özgürlük çağırır topyekûn
Cesur olduğunu düşler
Dayatmalara boyun eğmez kendince
Bayatlamış savlarıyla “tabu” der kutsala
İşte bu süreçte ut duygusu yok olur yüreğiyle birlikte
Ruhu çoktan terk etmiş kendini, farkında değil
Giysileri yırtılmış... Muhafazakâr bulutla kavga eder
Ve kader...ah!
Vurulur bir muhafazakâr yıldırımın ateş topuyla
Toprak olur ardından
O da muhafazakâr çünkü...
5.0
100% (59)