Acı Dilimizde ArbedeSürüler göçüyor sonsuzluğun çölüne İniltili dağlarda hüzünlü bir izlence Kuşlar kanat çırpıyor yuvadan uzağa Heybede peynir, matarada bayat su Gün güneşin taciziyle uykulara dalmış Uçurumlara gül atıyor sevdalı bir kadın! Düşene dil oluyor usun ıslanmış kemiği Şiir avlıyor insanlar sonsuzluk devrinde Yüreğimdekileri yaprağa yazıyorum aşkla Gül sırnaşık göllerin rahminde yüzüyor Şiddet yalanın ekranında birinci haber Umarsızlığın kehaneti büyüyor içimizde! Yüzümün coğrafyasında çaresizlik heder Yokluğun kirli iliklerini çözüyor geceler Yangın mevsiminde hayallerimiz hep ıslak Toprağı çalınmış kentlerde asalak afişler Ruhumuzun çiftliğinde soytarı mızıkacılar Oyuluyor gövdem, yıkılıyorum tersime! Döşümde yabanıl bir sufle, şarkılar eksik Niteliksiz beyanatlar yüzüyor nehirlerde Tuz buz edilmiş dağların dili yok, esarette Kurumuş kaynaklar, sular ekşiyor şişelerde Hangi gök saklar bizi! Acı dilimizde arbede Bindirildik bir filikaya, gidiyoruz kıyamete! Ateş sönmüş, kül sarılmış rüzgârın asi tülüne Püsküllü maskelerle yürüyoruz kader cengine Yırtıp karanlığı geceyi diktik nicedir bedenimize Yalnızlığın harami repliğini sürüyoruz gönlümüze Yitirdik yüce değerlerimizi, hoyrat küfür dilimizde Yaşamak yaman ağrı, paylaşılacak ne kaldı menüde! Selahattin YETGİN |
Sözüm bitti özümden yazdım şair. Duyguna kalemine yüreğine sağlık.