NİSADamdan düşeni buyur ettiği hane Menekşe kokulu pencere pervazları Tutunan örümceğin ağıdır umut Bir gün evet bir gün böyle bir nakışla Tutturacaksın dünyanın kıvamını El emeğini sereceksin iki duvar arası Bir ucu bir köşede öbürü kirişte Bilmeden kiriş olmanın ızdırabını Yakalayacaksın iki koldan hayatı Tunç sağlamlığında hatıraların olacak Sarnıçlarında birikecek mutluluklar Yepyeni ipeksi yollara Serpeceksin kokulu baharatı Tüccar olacaksın, alırken beşe alıp Satarken üç demeye yüksünen Sevdaların da olacak Asma yapraklarında saracağın Yürüdüğün her yol hayra çıkacak Şerri tanımayacaksın yüzüne bile bakma Saçlarını savurarak mehtaba bırak İlk olacaksan bile son olma Savurgan bir mutluluğu yakala Bezme şaşkın ayaklarından Seher yellerinde bir gül bahçesi bulup Salavatla kokla al taç yapraklarından Bülbülleri çağır hint diyarından Gelmelerini beklemeden figana boğ Sultan Süleyman gibi konuş gülistanda Ne kadar mahlukat varsa Anla gözlerinde okunan lisandan Bir nisan tasını kalaylayıp koy sunağa Dervişan toplanıp şifa umsun biriken sevabından Bir nisan, yola çıkıp insan olduğuna delille Ders çıkar kendi payına sure-i nisa’dan… A.S.R.A.N. |