kendini özletmeyen kıt nefesli tekrarların ara vakitlerinde üst üste yığdığım pek kızgın sessizlikler durmaksızın dökülürken üzerime yakılıyorum nokta nokta...
nasıl hoş gelmiş olur ağzı kokandır bu iniltili geceler ki hevesi öyle sırnaşık böyle ‘gideyim’ demeleri çok uzak… yerleşiyor iyice ortalığım bal gibi pis beter yorgunum. bin o kadar da -ona- misafirperverim.
şimdi bir yerlerde neşesini düşünmeden dağıtanlar seslerini sakınmadan bırakanlar ve sorgusuz sualsiz sarılanlar düşmanımsınız iki dünya çokluğu. dururum söylerim söylerim dururum durmadan söylerim . bıkmam yok…
yine bir yerlerde erkekler ağlatılıyorsa kadınları kadınlar aldatılıyorsa erkekleri açlık uyutmuyorsa çocukları ve ülkeler yöreler düşmüşse birbirine -zihnimde mi - şimdi değil olmaz şimdi şimdi hiç...
sözlerim aklımın bozuk tadıyla buruşurken anla ki diyemiyorum asılıyım. simsiyah boğazım… kim bulacak kim kurtaracak.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
İçerleme... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İçerleme... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Nebiha Murâdî’nin söylediğinin aksine, bâzen öyle bir konuşmak gerekir ki başı dönsün kâlbin.. Nefesi kesilsin, öyle bir dağılsın ki insan, bastığı yerin adını bilemesin.. Diyordum tam da şu ara.. Dediklerimin çoğu bana kalmalı sanki. Belki.
Olur bâzen herkeste, bir beklenti. Kimdenliği’nin bir önemi yoktur çoğu zaman;bir serçe birkaç saniyeliğine yakınımızdaki bir dala, yaprağa bile konsa “bizedir” deriz.. Öyleli özel vakitlerimden bir öğlen sırası. “beni ancak seven anlar” ın dizi dibinde kayda giriyor şiirin.. Olmam gereken yerde evet hep olmuşumdur ama sanki bulması gereken de hep bulmuştur gibi. Şiir izimi mi sürdü yoksa kan mı çekiyor, bilemem..
Hep dediğim az sözcükle sayfalar dolusu mânâ becerisi kaleminin, îcâz yeteneğin diyorum yâni. Bu kabiliyetinin yanında belki de deviren hattâ, farklı bir nitelik çekiyor dikkatimi şimdi. Yıllardır şiir nedir, neye şiir denir ile ilgili yorumlar okuyor kendimizce anlam yüklüyoruz, mutlaka ki hepimizce bir îzâhı da vardır, bundan ötürü şimdi tekrar üzerinde durmanın bir gereği olmayacak.
En çok “nesir midir şiir midir” e takılıyoruz ya hani. Nasıl ifâde edebilirim bilemiyorum ancak şiire benzetilemeyen şiir görünümlü nesir çalışmaları oluyor ya bâzen. Bu çalışma aynı anda hem nesir hem şiir olunabilirliği gösteriyor. Birbirinden bağımsız mısrâları temanın üzerimize sinen gölgesinden sebeb çığlık gibi okunabilir olduğunu iddia edebilirim.. Biraz arabesk kıyılarda göçmek olur da “da”sı bana.. Kısacık değinmek istiyorum:
“yine bir yerlerde erkekler ağlatılıyorsa kadınları kadınlar aldatılıyorsa erkekleri açlık uyutmuyorsa çocukları ve ülkeler yöreler düşmüşse birbirine -zihnimde mi - şimdi değil olmaz şimdi şimdi hiç...”
“Yine bir yerlerde erkekler ağlatıyorsa kadınları, kadınlar aldatıyorsa erkekleri; açlık uyutmuyorsa çocukları ve ülkeler yöreler düşmüşse birbirine –zihnimde mi-, şimdi değil. Olmaz şimdi. Şimdi hiç!...”
Hiçbir şiirde mısraları virgül ve noktalı virgüllerle yan yana dizerek anlamlı bir paragraf hâli göremeyiz. Ve şiir, âheste makâmında tadına varılır bir bütündür.. Nihâvent ile hüzzam teknik öykülere kahramanlık ederler ancak, kâlb diyorsak “ha” deyip netice nedir diyemiyoruz. Soluklanmak gerekiyor. Bunu şiirinin tüm mısraları için ek bir harf oynatmadan yapabilirim sanırım..
Âhh söze, hakîkâte varmadan ahkâm kesesim var.
Şöyle ki. En iyi şiir nasıl yazılırın bir tanımı târifi yoktur. Ancak bence bir şiir yukarıdan aşağı okunurken mutlu kılabiliyorsa okuru o aynı zamanda aşağıdan yukarı da bir serenat yüklüdür.. Edebiyatta değilse de matematiğin sağlama yöntemlerine benzetebiliriz bunu. Bu yöntemle incelediğimizde Ebrû Hanım’ın tüm pasajların ilk mısraâlarında yutkunduğunu söyleyebilirim. Son dizeden ilk dizeye kadar inanılmaz bir uyum varken orada nefessiz kalıyoruz.. Bu hâliyle şâirlerin, biz kalemlerin diyelim tam da nefesin kesildiği o anda bir teselli kelimesinin karşılığına ihtiyaç duyduğunu gösterir..
“tutsan kırsan kanadımı yaslanmasan dursan yanımda sevgimli sevgili..” (burada bir durup geri adımlıyoruz vakti..)
Hepsi şiir. O kadar..
Söylemek istediklerimin çoğu bana kalmalı.. Hakîkaten çoğu bana kalmalı.. Ama!
Bana kalınası yanlarını elekten geçirip iğneli ip ile, asmak var yaz güneşinin terine.. O vakit kızsın rüzgâr. Yollar düşsün gözümden, gitmemeklerim boynuma zula, parmağıma kanca.. Eyy ettimlerden mi başlasam etmediklere mi kansam.. Neyse ne, hepsi ben ennihâyetinde; gurur duyuyorum kendimle, dirâyetimle.. Uzun lafın kısası bu şiiri çok ama çok sevdim neticede..
Sen bunu bana versen, en dudak bükmüş hâlimle istiyorum.. Bu şiir vakit dolana, “hadi oradan” diyene kadar bende kalsın, imzalayayım mı .)) Çok ağlarım.. Çok. Gerçekten..
Sevgimle..
**Havin_** tarafından 7/2/2015 11:37:20 PM zamanında düzenlenmiştir.
'''Şöyle ki. En iyi şiir nasıl yazılırın bir tanımı târifi yoktur. Ancak bence bir şiir yukarıdan aşağı okunurken mutlu kılabiliyorsa okuru o aynı zamanda aşağıdan yukarı da bir serenat yüklüdür..
---------------
''Olur bâzen herkeste, bir beklenti. Kimdenliği’nin bir önemi yoktur çoğu zaman;bir serçe birkaç saniyeliğine yakınımızdaki bir dala, yaprağa bile konsa “bizedir” deriz..''
------------------''
Şimdi bu yorumu mavilediğimde şunun önce altı üstü belli olsun istiyorum...
Şiire dair her zaman söylendiğimizde iyi kötü eksik şu bu yargılama ve laf üretme gibi yeteneklerimizi asla düşük seviyede tutmayız.
Fakat şunu çok düşünürüz yazan kişi veya okuyan kişi ne sen bensindir ne de ben o'yumdur hepimizin illa incesine dokunan bir şeyler ya vardır ya da yoktur yazılanlarda ki ona göre de ya beğenilir ya da beğenilmez. Lazlar ne diyordu 'sıkıntı yok' ki aslında bunun adına beğenme-beğenilme takdir görme-görememe bile dememeliyiz kimiz ki Allah aşkına kim olanlar -şairler- çoktan gittiler.
Deniyoruz yazmayı fakat kendimizi bir yerlere koymakta üstümüze yok biliyoruz.
Yani yazalım yazsınlar yazıyoruz kimseden bir şey almadan kimseden düşmeden...
Ve sen güzel kardeşim... sen istiyorsan ağla hadi... ağlamışsındır zaten. kısacanın kısacısı anlatmak istediğimiz budur işte. Bir şey vardır içinde ya gülmüşüzdür ya ağlamışızdır ya da amaan be demişizdir ama illa bir şey demişizdir.
Beğendim.
........................... Saygı ve Selamlar...