yanlış iliklenirse ceket...I yanlış iliklenirse ceket saklanan doğrular gizlenemez yanlışları doğurur “ceketin ilk düğmesi ters iliklendi” sağduyu eski yazı bir not belleğin arka cebine kondu parmağı kırık sol el açıp okumayınca öfke, dağda tetikte bekler kar tanesine bir çığlık im gönderdi; düşler, aşk ve umut kardağın altında kaldı ve çavur açamadı kar tanesi sayısınca ferhat kimimiz ceketin iliğiyle uğraştık kimimiz düğmenin rengiyle ve “surların gözcü deliklerinden bakılarak cinsimiz tartışılıyordu” . . . . ölüler cinsini tartışamıyor ağzı toprak dolarken kulağı toprak toprağın bıçağıyla sıyrılırken kemik II yadsıyış ın tırnağıyla açtığı tünelde yadsıyan da kalır bir dile sokmak bile hak birine sökülürken bile konuşmak yasak bir ‘geçmiş’ şimdiki zaman gibi bir ‘gelecek’ takvimden koparılmış yaprak aynı evin bir bacasında kuşlar üşüyor bir bacası hamam göbeğinden sıcak bir bebek doğamaz cehenneme gömülür birine doğar doğmaz öğretilir ‘uçmak’ birinin tabutu omuzlarda birinin üstünde avını bitirmiş ayak ... .. tünelde kalan tüneli bombalamaz çıkabilmek için III baş (a) kaldırı ilk önce içindeki dağa çık inişi orda sına ilk kurşunu bilmezliğine sık tam alnının ortasına ilk önce kendi elini sık iç savaşını kına önce kendi bayrağını çek bağımsızlık sayfasına uzak geleceğe inandır önce yakını çek safına ... sonra kırılır zincir asma köprü olur dağlara baş döndürücü çıkışın inişi boyun kırıcı IV şiddet şiddeti döller doğurgan çirkef bir erkektir ateşle yatar yarasa yaratılışlı ama yumurtlar biz ışığı kaçırdıkça üzerinden o sırtını döner gündüze ve ateşle kovalarken- kovalanırken gizlenir gecenin soğuk inine döllenir toprağı, taşıyla bellenir suyu kan, ekmeği ölü candır kalbi saatli bombadan gözyaşı mermidendir tapar kendi kendine ... ağızlara dilsiz demir kapı kapanır kaynar ete... ete kaynar paslı demir vah ki eller, kol yapımı silah olur o zaman uzanır gibi omacadan ömer faruk hatipoğlu (ateşi utandıran yangın, s.14-17 , 2006) |