kan sevgisi/ölümün temsili resmisavaş doğu seferinden döndü ardında kamyonlardan bir ordu kamyonlar künye taşıyordu kan sevgisi yine toprağa açlık, cana sevdayı boğdu tükrüğünden göl doğdu bataklığın yurdu tam dibinde bir cenin sert kabuğunda uyur her biri susuz, ciğeri havasız daldı üflediği rüzgârla her biri kendini yoldu başka bir bahara karşıcı karlardaki buhur aşka açmak varken,tozları yanan yelde ah o mevsimsiz düşüş, yaz oldu ayaz elde kanı kan mı, yürekteki yollar mı yur kim bu kanı akıtan dağdan erciyes kadar kan utançtan bin yıl geçmişe doğru kanar ey şiir al al yüzümüz ağaracak duyur . . . . bir de vahşi yan mı taşır her insan dişin toprağı et, diş kökünün suyu kan ölümün temsili resmi ölüm ‘aslen doğuludur’ köylüm olur ölür ucumuzdan yoksul dedin mi umarsız dedin mi ölür bir de başını dikmeye gör hem şalvarlı sarıklıdır hem üniforma, fraklı pörtlek gözlü ve şaşı ve kör bedevî bir dağlı dağı etinden yüzen rüzgâr sarışın kürtlere aşık bir esmer elleri yakamızda kravat sımsıkı kapımızda maymuncuk parmakları temsili resmini çizmeyin ölüm bin bir suratlı . . . . yaşamak incinir, tespih çeker gibi zikredilirse ölüm bir kez anımsanmalı ve unutulmalı o, ecelin geldiği gün ömer faruk hatipoğlu (ateşi utandıran yangın, 2006, s: 39-40) |