Madem misafiriz bu dünya da ;misafir umduğunu değil bulduğunu derler..Huzur ne psikolojik olarak,ne sosyolojik olarak ve ne de teknik olarak net tanımlanan bir olgu değildir. Huzurun nerede olduğu da tarif edilebilmiş değil.Bence kuşkunun olmadığı her bir yerde HUZUR.. Her şeye rağmen saf kalabilmiş bir yürekte, Masumiyetle saçlarımızı seri verdiğimiz analarımızın dizinde, Ve hiç kuşkusuz Şefkatle başımızı okşayan o öpülesi ellerinde.. Bakarken dalıp gittiğimiz,adeta içinde eriyip kimyasallaştığımız Yarin sevecen gözlerinde... Emeğimizle hak ettiğimiz ve rahatça paylaşa bildiğimiz ekmeğimizde.. Seher vakti kulağımızdan yüreğimize akı veren ve o an ,bin bir günaha müptela olduğumuz halde Kadir-i mutlak olan Allah’a ibadete çağıran ezan sesine icabet etmekte... Yüklüce ödenen sigorta poliçelerinde belki de... Huzuru kaçıran’ yarına senet’yapamayışımız sakın..? Oysa ölümün de güzelini dilemek ve hatta ummak dini bir vecibenin ifasından öte, Hayata pozitif baka bilmenin ilk basamağı olmalı. Yaşama katılmalıyız,yaşamalıyız.. Çünkü yaşadıklarımızla varız Ve yaşayacaklarımızla var olacağız. Umulur ki;Herkes için sevgi dolu ve huzur içinde ve savaşsız bir yaşam olsun.. Aslında cevabını iyi bildiğimiz bir soru bu, Ama hayat her zaman herkes için cömert değil... Madem misafiriz bu dünya da ; Ehh, misafir umduğunu değil bulduğunu derler.. Tabii ki aramaktan asla vaz geçmek yok... SELDA İYİEKMEKÇİ |