O KadarŞiirin hikayesini görmek için tıklayın SEN, BEN HARİÇ HİÇ KİMSEYİ KIRMA
Kİ FİDANLARIM ALLAH’A EMANET KALSIN...
Bir geçimlikti…
Bir gün ağlayacaktın. Üç gün konuşmayacaktın, evren sağırlaşacaktı. Kalbin sancıyacaktı mahlûkat susunca. Sukut’un canı çıkacaktı beklemekten En fazla jilet kesiğine tuz basacaktım. Bilmeyecektin Ne çok oldun çöl yanımda… Keyfe kederdi her yaz başı, nihayetinde küstah bir kışa kapı aralayacaktı zemherileri Ki biz ne baharsız kışlar örttük titrek omuzlarımıza, yaz yağmurlarına meyletmenin bedeli… Kovulmuştu mevsimler en kırabildiğin yerlerinden Kendinden bi haberdi… Gerçek olmayacak kadar izafiydi. Yalana tenezzül etti gerçekler ve yalanı yaşamak her zaman en kolaydı. Acıdan kaçmaktı adı tüm acıların, vicdanını dövmediğinden dizleri dövüldü. Yatsıyı geçen doğruları vardı pişmanlıkların… Ki uykusu kaçacaktı tüm aldanışların ve sen yemin ettiğinde annen dualarını terk edecekti. Ay düştü gözlerime ağlama… Hani o yağmurun çok yağdığı günü bildin mi? Damlalar yeryüzünü döverken ağırlaşmıştı zaman, Saçlarım her zaman ki gibi dağınık, taranmamış ve kirliydi ellerim, bana en sağanak yağmurlarını sakla demiştim. Yağmurlardan yağmur beğenmek için, oysa ölüler hep suya hasretti dün yağması gereken her ne varsa, bu güne geç kalmıştı. Ne çok yağmurdun yanaklarımda… Kimliksizdi… Varlık denizinde yokluğun adıydı. Art niyetsiz sözlerde saklıydı. Alınamazdı. Çalınamazdı. İçilse kalınamazdı. Dili damağına yapışan bir ırmaktı seyrimde, bir sabi öpücüğündeki ruhuna yerleşen huzurdu. Her kalp atışında müsait bir ölümle çalkalanırdı sema… Yazıktı… Toplasan bir ruh ağırlığı etmezdi. Yusuf un atıldığı kuyu kadardı yalnızlığı, en fazla çölün mecnunu ederdi. Çok değil ay ışığı kadardı yakıcılığı ahtı ma bedeldi gözleri Biçimsiz bir gülücük, tebessümlü bir kahırdı yüzü, acı için doğrulmuştu. Anne karnında sınır çizmiş kahrının efendisiydi… Ve Geceydi arzın içi… Eski, solgun bir kapı tokmağı kadar ağırdı duruşu, yolun geçtiği handı işte sağında lale bahçesi, her yolcuyu biraz kendine benzetirdi. Tek serveti tavanında çınlayan hıçkırıklardı. O kadar… |
saygımla