bekliyorum
Puslu bir elma soyuyorum
bıçak kullanmayı ne iyi biliyormuşum dışarıda serin bir hava ve iş makinaları işkence ediyor toprağa hoparlörde ezan sesi arkası konuşmalar. At yarışlarına oynuyorum geçim zor ve bugün ikiliden 1’e 26 kazandım hemen arkasından 1 lira cimrilik yüzünden 1’e 55 kaçırdım. İçki ve sigara paramı kumar ödüyor iyisi can sağlığı. Puslu bir elma soyuyor ardından dilimliyorum baş parmağım ve bıçak yardımıyla atıyorum ağzıma dışarıda serin bir hava ağzımda kadife elma ve iş makinaları işkence ediyor toprağa. Bir yandan Ece Ayhan’ın kitabını okuyorum hastane günlerinden söz ediyor. Dün gece hafif bir zelzele oldu savrulma diyorum ben yeraltı suları bol olduğundan alışkınız burada altın tozu süpürüyor rüzgar kaldırımlar yenilenmek üzere çekildi ayağımızdan şehirde çamurdan bol bir şey yok. Sanırım sözcükler artık çiftleşmiyor heyecan verici bir yazı bulmak zor kütüphaneye dönüyorum eskilerden birkaçı her zaman işe yarıyor kimbilir kaç defa okudum aynı kitabı sabahları Maupassant öykülerinde yıkıyorum yüzümü. Bir zaman bazı can sıkıcı adamlar vardı evlenme telaşına düşmüş endişeli bir yüz ifadesiyle etrafta dolanır şöyle derlerdi: “Evlenicem, ama kız bulamıyorum.” “Tanıdığın biri var mı?” Ve genellikle bakire peşine giderlerdi. Ne oldu onlara? Şiir yazdıktan sonra kenarda bir süre bekletmeli sirkeye mi dönüşecek yoksa şaraba mı? Bekleyip görmeli... Her şeyin modası geçiyor ve zaman kendi toplumunu yaratıyor. Bazen bir şey yaratmıyor dünyanın binlerce yıl soğuması için beklediği gibi Yine bekliyor sanki… Puslu bir elma soyuyor bekliyorum… |