ah be usta
ah be usta
kundaklanıyorken şarapnel kokulu yangınlarımız alazlarda bu ateş neden bu kadar pervasız neden yakarlar küllerimizi söyle be usta bülbül gibi girip bahçemize niye keserler güllerimizi vurulup dağılmışken içten içe çarpıp yığılıyoruz her gün en olmazından bir hiçe bu olasılıklar bu olmazlıklar neden tökezleriz bu kadar neden bizi anlamaz kime sitem eder yar söyle be usta bu kadar coşkuluyken denizlerimiz neden suyu çekilir neden neden kurur derelerimiz kocamışken bu meydanlar bakir sokaklarımız neden bu kadar dar söyle be usta söyle ne zaman bitecek ne zaman bu artçılar yuvalanmışken gönlümüze baharlar niye çekilir canımız niye kar kış niye donar her yanımız ihanet kuşatırken her gece vakti gökyüzüne çatallar kuruluyor yargısız bir ipe asıp çığlığımızı kızıl şafaklar vuruluyor bak be usta asılı kaldım son kertiğinde siper ediyorum ellerimi üşümüşlüğüme üfürüğümde sallanıyor ciğerlerim içimi yakıyor bu saz yığılıp kalıyor emekleyen yanlarım sus be usta sus sus biraz metafizik dersin diyalektik dersin ajitasyon çekersin kafan kıyak meze de iyi be usta yedikçe yersin çektin rakıyı geldin aşka bu öyle bir şey değil be usta sırıtır bütün öğretiler bu iş başka içim kan revan içim hasta şu sigara dumanına bir hamak gereceğim uyuyacağım sus sus be usta hasan polat |
özgünlüğüyle yüreği feth ediyor