tek kişilik
yürüyorum kentine
sırtımda gölgeler yürekte arbede gözlerim düşüyor gövdem yine harabe düğümleniyor dilime tutsak sözcükler fırtınalar ekiyorum kaldırımlara yollar ayaklarıma çakılıyor düşe kalka sendeliyorum dikleniyorum yarınlara direklere iliştirilmiş arsız sokak tabelalarında rüzgarlar sekiyor kırılmaya yüz tutmuş gecede bakışlarım tekliyor savruluyor toprak damlar yapraklar çarpıyor köşe başlarına bir ipte salınıyor solmuş renkler ay ilişiyor bakışlarıma savruluyor yırtık naylonlar halaya duruyor varoş balkonları bölünüyor uykular iniliyor yoksul gecekondu camları morlaşıyor ayaklarımda vurgunlar yokluğun içimde azıyor iniyor göz kepenklerim bakışlarım sızıyor uzaklardan yanıp sönen ışıklar ateşböceği tılsımında vuruyor geceyi eğreti paslı cılız ve ürkek tedirgin bir çalının menzilinde taş kaldırımlar yalanıyor uyur uyanık nemli telaşlı ve titrek sarsılıyor asırlık çınarlar ha düştü düşecek bu şehrin kancık gecelerinde olacak sandım bu sefer yine olmadı kör ol kader başım düşerken önüme dün kopuyor günden gün atıyor zifirisini saatler devriliyor gözlerimde o şehir son defa yıkılıyor dağlar ağarıyor şimdi karanlıklar çekiliyor inine sen uyurken uyandırılıyor bir ışık sürülüyor göğün mavzerine uyanıyor çocuklar ağlayışlarından seziyorum kirli beyaz sabahlarda yinelenmelerden beziyorum egsoz kokuları gelip yapışıyor terime bir rüzgar değiyor tenime takılıyor gözlerim tanıdık buluşmalara soğuk bir güneş çözülüyor etimde işte yine kör bir mızrap içimi biçti sen düştün aklıma ensemden bir dağ geçti ve çocuklar sırtlarında acı kursaklarında açlık kuralsız boşalıyor karınca damları avuçlarında simitlik harçlık tek göz sığıntılardan mahşeri pazarlara vuruyorlar kendilerini oradan oraya hepsi aç ve üryan hepsi ilkokul çağında gün boğazlanmış gün kör gün kulaklarını tıkamış gün nankör ne umut bilenir uzaklardan ne avuçlarında teselli sen sen olmaktan çıkarsın ben se zaten belli bakmayın öyle eskide kaldı sanmayın bu söylence hain bir yaradır zaman dillerinde hep aynı hece gün yine aynı gün gece aynı gece yüzün pusmuş dilin sessiz bir gün daha yürüyor sensiz bir tekrara daha yenik düşülüyor herkes birbirinden habersiz yaşam ince bir çizgi yaşam sınırda eşiktir hasretler yığın yığın yıkımlar küme küme acılar tek kişiliktir hasan polat |
sırtlarında acı
kursaklarında açlık
kuralsız boşalıyor karınca damları
avuçlarında simitlik harçlık
tek göz sığıntılardan
mahşeri pazarlara
vuruyorlar kendilerini oradan oraya
hepsi aç ve üryan
hepsi ilkokul çağında
gün boğazlanmış
gün kör
gün kulaklarını tıkamış
gün nankör
tek kelimeyle mükemmel şiirdi tebrik ederim usta kalemi