Seni Anlatan Son Ve En Gerçek Şiir Buymuş AslındaHadi filmi başa saralım mı? Ben yine sahnede tiyatromu oynayıp insanları güldüreyim. Sense benim tiyatromun olduğu akşam evden bile çıkma. Ve bu kez kesinlikle karşıma çıkma! Çünkü neden biliyor musun? Uzaktan güzel görünüyorsun da Yakından tam bir fiyaskosun... Aslında zaten neymiş biliyor musun? Sen beni hiç sevmemişsin, ben kuruntu yapmışım. Sen gönlünü eğlendirmişsin, ben seviyorsun diye bokunu çıkarmışım. Şimdi böyle şiir miir yazıyorum diyerekten Hemen üzerine alınıp, şımarma olur mu? Götün başın hemen kalkmasın! Sana bayıldığımdan yazmıyorum! Hoşuma gidiyor iki lafı bir araya getirmek... Hatırlar mısın bi zamanlar gözüm senden başka hiç bişeyi görmezdi? Sen vardın ya gerisi yalandı, Dünyada senden başka her şey tındı tın. Şimdi ise gözüm yalnız seni görmüyor, Kalbime sorulduğunda bi tek seni yalancı çıkartıyor Ve aklım sadece seni tınlamıyor... Galiba sevmemeli insan. Hayaller kurup, olmayacak şeyler istememeli Allah’tan. Sevmek sevilmek kulağa hoş geliyor da uzaktan. Davulun sesi de hoş gelir derlerdi uzaktan. Galiba aşık olmamalı insan. Tüm bunları sevmeyi bilmeyen birisinden öğrendim ben... Zaten şimdiki devirde sevmeyeceksin! Valla bak. Bağlanmayacaksın da hiç güvenmeyeceksin de. Dalmayacaksın derinlere öyle düşünmeyeceksin! Karşında yalvarıp iki ağlayıp salya sümük haline kanmayacaksın! Bakacaksın, hoşlanırsan sevişeceksin, sıkılınca bırakacaksın! Emin olabilirsin ki en aranılan erkek olacaksın... İnanmıyorum artık sevmeye, sevilmeye. Bir yalanmış hepsi. Bir yalancı için çok basitmiş sevmek kelimesi. Yokum artık yok, bitti hepsi! Getirin o kahpe için yazdığım şiirleri! Yakacağım hepsini... Geldim mi hiç sana zor bir istekle? Soruyorum şimdi o zalim kaderime. Artık dileğim ahirette bir kale. Önceden bir de sürtüğün birisi için dilerdim. Gerçek yüzünü görmeden önce... Ben keşke demedim hayatımda hiç. Seni keşke bu kadar sevmeseydim de demiycem. Pişmanlık sevmeyi bilmeyenlerin işidir. Görmekteyim ki pişmanlık denizine düşmüş gibisin. Sevmeyi beceremeyen, sevilmeyi hak etmeyen birisine yakışanı yapmaktasın. Şu an gülmelisin, mutlu olmasın Gidip hiç tanımadığın erkeklerle oynaşmalısın Ne istiyorsan onu yapmalısın. Çünkü ben, yani baş belan, sorunlu adam gitmekte. Zil takıp oynamalısın, sevinmelisin. Ablanı mablanı daha bi sevip sayıp dinlemelisin şimdi... Öyle bir şeysin ki sen, işte tam şöyle bir şeysin; Birbiriyle ilişkisi olmayan cümlelerden kurulu, Şiir demeye bin şahit ister gibisin... Sen varsın ya sen; Bir gece yarısının en körkütüğüsün sen. Gözlerin kör, kalbin bir kütük gibi, aşkın yalan, Sözlerin desen geceler gibi insanın kaçan uykusunun peşinde. Düş kırıklarıyla dolu düşsüz bir düş düşün ki; Düşlere inanmayan bir sevgili gibi, Düşeni tutmayan bir el gibi, Düşmüşe varmayan bir ekmek gibi... Bir sevgili düşün ki sevgili; O sevgilinin gözleri seninkilerden olsun. Sevgiliyle sevgisiz günlerin dolsun. Sevgiliyle yaşayıp, sevgiliye hasret kalan yüreğin solsun. Yaşlı bir köpeğin körpecik günlerine dalışı gibi, Eski bir gelinliğin, taptaze bir vücudu özleyişi gibi, Mahalledeki son sokak lambasının da patlaması gibi, Yaşlı, eski ve karanlık günlerin olsun... Uyuz bir atı düşün ki; kendine hayrı yok. Kuduz bir iti düşün ki; hiç bir şeyine garantisi yok. Yokların varlığında yoklukla varlık arası gidip gelen gençliğini düşün ki; Bugün varsa yarın ya var ya yok... Öyle bir yokun olsun ki; yok mu var mı hiç bileme. Bildiklerini hiç unutma, ama hiçbirisini de hatırlama. Yırtık bir eski terliğin kaderine benzesin ömrün. Hep yedekte kal, hiç kullanılma ama atılma... Bir mezara benze hiç kazılmamış bir mezara. Yaralı bir ceylanın atan kalbine benze, ölmeyi bekleyen. Yağmuru özleyen bir sülük ol, ortaya çıkmayı bekleyen. Bekleyen ol, bekle, bekle ki beklediklerin gelmesin... Bir şiire konulmayan bir cümle gibi kenarda kal. Yol kenarlarına konulan çöp tenekelerine benze. Bir söze benze küfürlerle dolu, günahları bol. Bir ayıba benze, utanmak ol, kirlenmek ol, ölmek ol... |