''Kıyamadım, ismini ayrılık diye koymaya''
’’Kıyamadım, ismini ayrılık diye koymaya’’
Dudakları aşk yarası soyulan kabuklu cümlelerden düşüyor takatim Gecenin ayaz soğuğu kaldırım sokaklarına. Kalabalık insanlar büyüyor gözlerimde, kimsesiz caddelerin hayal düş sokağında Senli aşkı akıtıyorum yaralarımın kanayan yanlarından Sonra eziliyor aşk’a dair tüm sözlerim Özlem biriktirdiğim gözlerimin yaşına, zeytine ve kuru üzüme and olsun ki Özlüyorum seni sevdiğim... Dört bir kıyıdan vuruyor aşk’a kıydığın kırıntılarım Kırık bir nefes sandalının batmaya yüz tutmuş yanlarına Kırılmıştim aslında sana , ’’sana’’ kırılmıştım... Şehrim kırılmıştı.. Yitik bir sevda masalı kaldı geride Geride kalanlar bile kırıldı sonra Kaçmak istedim senden çoğu kez Çoğukez içimden yenildim kaçma telaşıma Ayaklarım yorgun düştü taşımıyor bedenimi Düşüyorum ben dizlerimin parçalanmış yaraları üzerine Şehrin kaldırımları kan revam sevgilim Arabesk bir hüzünle tutuşturuyorum Kalb mürekkebimle beslenen kalemimi. Yanıyor şehir.. Aşk’a çoğalan bir yangınla Hayata azalıyorum Ve aşk’a düşüyor mavzer gibi bir vaveyla Usuldan sessizce ilişiyor nefesin uyku bedenli boynuma Bir titreyiş sarıyor sonra ruhumun sevda kırıntılarını Hayale dalıyorum ardından’’hayal’’.. Azalıyor canımın senli nefesi Yine de bitemiyorum seni Yinede kıyamıyorum kıyılarına ve ahiretlik düşlerime Secdelerimde dua ayetiyle ulaşıyorsun arşa ve maveraya Sonra bir suküt düşüyor ayrılığın kanlı kaldırımına Derinden bir sala sesi var bu şehirde İçimin cenazesi kalkıyor Uyan uykusuna kıyamadığım on’suz durmuş zaman şehri Sonsuzun geldi, onsuzluktan sonsuzluğa yolcudur aşk Duaları yapılsın mecnunların dilinde Ferhatlar amin desin ALLAHın secdesinde Aşk’a son veda türküsü yürek yakan bir vaveyla uyanışıdır bu Tüm selametler yedi tahtanın hürmetine olsun Ve başın sağolsun ey AŞK’’ Başın sağolsun.. Serdar Özyanız |