KÜÇÜĞÜMBir aşk zelzelesinde yıkılıp parçalandım Hayat son nefesinin girdabında küçüğüm Çözülüyorsun benden, bedenimde akan ter gibi Ben ateş olup yandıkça, sen duman olup kopuyorsun Kulluk hakkımla sevdim seni Kocaman kalbim yetim kaldı Solgun bakışlarım uzağına düştü Aramızda sonsuzluğa uzanan bir karanlık… Ay solgun yüzüyle zifiri karanlığı yara, yara akıyor Ay buruşmuş bir kâğıt gibi duruyor gecede Bende nefes, nefes ölüyorsun küçüğüm Sonbaharda bir ağaç gibi umutlarım tek, tek dökülüyor Yoruldum, yaşamın son nefesinde gibiyim Ya sonuma, ya da sonsuzluğuna yürüyorum Gel de yüreğimdeki aynada gör kendini Bildiğin aynalara benzemiyor Bildiğin yaralar gibi kanamıyor Bir aşk depreminde yıkıldım, viraneyim küçüğüm Kalbimde senin üzerine karlar yağıyor Yinede beyaz bir gelinlik gibi karın toprağı örtüşünde Açan kardelen gibi duruyorsun umutlarımın üzerinde Rüzgârda boynu bükük, toprağın güneşe özlemi gibisin bende Yetim bir çocuğun yüzündeki tebessüm gibisin bende Bir annenin duasında, bir duanın özlemi gibisin bende... Bir zaman tükenişinde yıkık, dökük, viraneyim Her yeri dövülmüş bir memleket gibiyim En güzel yolum sırat köprüsü kadar uzun ve ince Bir başıma, bir yalnızlıkta, bir ateş içindeyim Deli bir mavi gibi hırçın Çamurdan kerpiç bir ev gibi yıkık Gri tonlarda, yağmursuz bir bulut gibi kayarım bilmediğim uzaklara Çok uzaklardan geç gelen yağmurlar gibiyiz küçüğüm Benim gökten kopmuş gökyüzü mavisi gözlerim yok Benim öpülesi aydan düşmüş buğday tenim yok Başımda savrulan sonbahar sarısı saçlarım yok Benim çiçekler baharında çiçek açmış baharlarım yok, aşklarım yok Herkesin aşk ateşinde ısındığı gecelerde Ben aşk için yanan o ateşim Orak tutmaktan nasır tutmuş taş gibi ellerim Ürkek bir geceden kopmuş kara gözlerimde kaybolursun Zozan’da karlı dağlar gibiyim, üşürsün küçüğüm Fırat gibi deli hırçın ve derin akarım, boğulursun küçüğüm Cehennem misali yanan yüreğim var, yanarsın küçüğüm Dicleyim ben, öfkeli sakinliğimde sessiz akarım ulu dağlar önünde Ben aşkın bilmediğin yarısı Toprakta doğrulmuş toprağım, toprak kokarım Bastığın, çiğnediğin, bir verip beş aldığın toprağım Umutları yakılmış, çıplak tepelerde toprağı kaymış Kayalar üzerinde duran taşlar gibiyim Çiçek açmaz fidan yetişmez Hep yarınlardayım, hiç göremeyeceğin yarınlarda... Gözlerinin içindeki yeşil baharların rengini ben anlatamam Yağmur rengindeki gönlünde sussuzluğa yürüyemem Yağmurların sussuzluğumu gidermez Toprak beyaz bir kefen gibi örtülünce Toprakta saklanmış baharım Açığa çıkamam, açıkta solarım, solgunum küçüğüm Bir şarkının titrek nefesinde dinliyorum seni Bir gecenin yalnızlığında öldürüyorum bendeki seni Şiir mısralarıma sığmıyorsun küçüğüm Acılarım şiir satırlarına sığmıyor Solgun bakışlarım uzağına düştü Aramızda karlı yüce dağlar Aramızda engelsiz yıldızlara uzanan bir gece... Tüm hasretimi ve özlemimi hapsettiğim bir şiir mısrasında Fısıldayarak geceye sesleniyorum usulca titrek bir sesle Çiçekli düşlerimde, geceden kopmuş kara gözlerimden düşüyorsun yıldız misali Yağmur rengindeki gönlün Yağmur misali yüreğimden düşüyorsun Böyle gecelerde unutmayı öğreniyorum, ilk seni unutmayı Ölmeyi öğreniyorum, ilk kendimi öldürmeyi Gözlerim deli bir deniz, yüreğim çaresiz, mısralarım yetim küçüğüm Sakin bir gecede sokak lambalarının son nefesi gibi, aydınlığında söndüm Şiir mısralarıma, kocaman yüreğime sığmadın be küçüğüm Sen metropol bir şehirde kocaman bir bina Ben kıyı mahallelerde taştan çamurdan sıcacık bir yuva Senin bacakların uzun, benim yorganım kısa Üşürdün gecelerimde, üşürsün küçüğüm. |
Kutlarım...
.................................. Saygı ve Selamlar.