SESLENİŞEy aşk. Hak mezhebisin, beni kendinden ayrı düşünme Ruha tutulan sen olmasan Canla sevgiyi dileyen kalp olmazdı Hem tatlı bir içkisin, hem de zehir. Ayrılık üzüntüsü yeter Gönlümü bir bahçe, o bahçede bir gülü bahar ederim Seninle sarhoş, sevginle hoşum Ben ebedi bir gül güzelliği için İdris olup göğe çıkarım Sana çıkacaksa yolum, Yusuf olup kuyuya düşerim Yanmaksa kaderim İbrahim olup ateşe atılırım Deva olacaksa elin eyyüp olup yaralar içinde beklerim Acıdan yılmam İsa eyleyip çarmıha ger Yolumdan dönmem Yusuf gibi zindanında yer ver Ey yar, yerin bu yürek değilse neresidir Gönül gerdeğinde aşkla yalnız kalmaktan hoş musun? Mademki ruhun topraktan olan bedenime gelmez Bende göğe çıkar orda seni seçerim Ruhum benden koptuktan sonra Sana can ve başımı vermeye geldim. Madem sevilendir nazla yürüyen Olunca aşk böyle olsun Madem sevenler ona hayran Severken de büyük olsun Her halimle seninle doluyum, her emrine amade Her gönülde gizli olan sen Bütün yüzlerde görünen sen Her yüz sana bir aynadır Her aynada gördüğüm sen Sen içimdeki acıların eğlencesi Sevgi dile gelmez, şiirle tabiri olmaz Güzelliği perde olup, evliyasının kalbine çekilmiş Gel gönlümde salında, bu gönül kapansın Sen bir çiçekken gönülsüz bir bahçede Ben toprak içinde tozları istemem. Aşk ateşiyle yanda, cehennemden emin ol Aşkla nefes alda, cennettin varlığını gör Varlığın elimde tuttuğum kadeh gibidir Hem sarhoş eder, hem de beni hoş edersin Söyle bana cennet misin, cehennem misin Aşk sırrının dokusunu bilseydin Sığınırdın gönül evime, kanatlanırdın gökyüzüne Bu sözümü iyi anla Bu candan geçersen aşkı kendinde bulursun Kılıca gücün yetmez, yaralanırsın Kuyuya sabrın yetmez, zindanında çürürsün Çarmıhın acısında can durmaz Derin yarasında kendini vurursun Zaman gece gibi karanlıklara bürünürken Beden evinde aşksız hayat olmaz Gönül vadinin goncaları aşktan mahrum açmaz Anla kaf dağından anka kuşunun kanadından bir tüy getirdim Gönül evin başkadır, güneşi ve göğü getirdim Yıldızlar sayıya gelmez Yazı, kışı, gece ve gündüzü başka bir dünya getirdim Gözlerinin güzel rengine ben cenneti getirdim Yüzünün güzelliğini gel gönlümde izle Sorma sakın güneş, ay, yıldızlar nerde Herkes perdelerle kendini arayıp dururken Sen bana perde çekme Güzelliğini örtüsüz seyrederken Gündüz bile sorarım hani güneş nerde Canım ney gibi kendinden geçti Aşkın nefesiyle üflendi uçtu gitti Sesimi duymadın Gönlüm kendinden geçti gitti Dünyaya bakmak neyine gerek Gönlümde bir yolculuğa çık ta Dünya zindanı neyine gerek Düğümler gonca misali açılırken Aşk ile gülüşüne cennet gerek |
Özlem Demirkaya &*.*&